Ana içeriğe atla

Konya Şeker üzerine...

Şekerspor'ları severim. Onlar da Demirsporlar gibi, memleketin kalkınma hamlesinin önemli bir parçasıydı. Şeker Fabrikaları, tıpkı demiryolları gibi, kuruldukları tüm yörelerde sosyal ve kültürel yapıyı etkilemiş, bahçeleri-lokalleri-tesisleriyle şehirlerine renk katmıştır; spor kulüpleri de keza bir başka sosyal görevi başarıyla yerine getirmişlerdir yıllarca. Sporun sistemli ve kurumsal bir yapı kazanmasında Şekerspor'un yetiştirdiği isimlerin önemli payları vardır.

Şeker sektörünün bilinçli bir şekilde tırpanlanması ile Şekerspor'lar da birer birer kapılarını kapattı. Sektör, pancar yerine mısırdan şeker elde etmek üzerine yeniden kurgulanıyor. Mısır daha ucuz, üretimi düşük maliyetli ancak şeker oranı da düşük ve sağlığa zararlı yanları bulunuyor. Biz mısırdan daha kaliteli şeker elde etsek de yurtdışındaki biriken mısır şekeri fazlası, üzerimize üzerimize geliyor. Halihazırda mısır, dünyanın -daha doğrusu ABD'nin- mucizevi yiyeceği durumuna geldi. Neredeyse herşeyin içinde mısırın yan ürünü maddeler bulunuyor, inekler bile artık otla değil mısır ürünüyle yemleniyor. (Bu konuyla ilgili, Food Inc. [Gıda A.Ş.] belgeselini hararetle öneririm.)

Türkiye'deki Şeker fabrikaları da birer birer özelleştiriliyor. Pancar'dan şeker üreten fabrikaların ve orta anadolu köylüsünün yıllardır en önemli geçim kaynağı olan pancar üretiminin defteri dürülmek üzere. Yurtdışındaki fazla şekeri alabilmek için, ki bu mısır ürünü şekerdir- kendi elimizdeki pancar kullanmamayı, üretsek bile piyasaya sürmemeyi teercih ediyoruz. Şeker Fabrikalarının deposu ağzına kadar dolu durumda, piyasaya sürülemeyen pancar ürünü şekerlerle... Tabii ki gazlı içecekler başta olmak üzere, gıda sektörü, ucuz mısır şekeri ülkeye gelsin diye bastırıyor. Cargill adlı firma, her türlü hukuki, siyasi, sosyal, beşeri engeli aşarak Bursa yöresinde rahatlıkla kuruldu ve bizim şeker fabrikalarının boğazını sıkmaya devam ediyor. Bir süre gündemi işgal etmişti, Cargill için değiştirilen yasalar nedeniyle ama şimdilerde unutuldu.

Konya Şeker de, ülkenin özel şeker fabrikalarından. Konya Şeker'in Başkanı Recep Konuk, aynı zamanda Pankobirlik Başkanı. Pankobirlik de şeker sektöründeki en önemli güç. Şçünkü şeker fabrikalarının kotalarını belirliyor. Tahimn edebileceğiniz gibi, en fazla kota ve dolayısıyla en fazla kar, Konya Şeker Fabrikası'na ait. Özelleştirme kapsamındaki Bor ve Ilgın Fabrikalarının üzerinde yıllardır "daha az üret" baskısı var.

Yine tahmin edilebileceği gibi, Pankobirlik hükümet kontrolünde. Recep Konuk da, üreticinin kooperatifini yönetmesi nedeniyle, açıktan özelleştirmeye karşı duramıyor ama "farklı bir tür" özelleştirmenin olabileceğini söylüyor. Çünkü, fabrikalar satılınca pancar üreticisi, mecburen şehirlere göç edecek. İsteği, fabrikaların Pankobirlik bünyesinde özelleştirilmesi. Kulağını böööyle gösteriyor özetle. Fabrikalar satılsın ama "bizimkilere" satılsın, diyor. Fabrikalarda örgütlü Türk-İş'e bağlı Şeker-İş, zaten sarı bayrakları sallayıp duruyor her yanda; Tekel işçisine dahi destek vermediler. Satılacak fabrikaların hızla kapatılacağını ve değerli arazilerin satılacağını duymazdan gelerek.

Konya Şekerpor'un onursal başkanı olan Recep Konuk sayesinde, kar eden/özel bir fabrikanın takımı olması ile, kulübün maddi sorunu yok. Hükümetle kuvvetli bağı sayesinde lobisi de iyi. Fabrikanın özelleştirilmesi ile beraber, hızlı bir şekilde amatör kümeden çıktılar, önceki sezon ekstra-play off dahi oynadılar. Geçen sezon başaltı takımı olarak yine önplandaydılar.

Haftasonu oynayacağımız rakibin arkaplanında böyle bir manzara var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir