Ana içeriğe atla

Yönetim ve Başkanlık Meselesi...

Alışık olduğumuz bir yönetim kriziyle başbaşayız yine. Olağanüstü kongrelerimiz, olağanlaştı; bunların ertelenmesi ve bir türlü liste çıkmaması da... Herkes birbirinin manevrasını kolluyor. Çünkü birçokları iş yapmak derdinde değil, sadece iş yaptırmamanın planlarını yapıyor. Başımıza geldi biliyoruz; yapmak yerine yaptırmamayı-engellemeyi tercih edenler çoğunlukta. Demirspor kazanı, kendi çocuklarını kaynatarak fokurdamaya devam ediyor.

Kulislerde ne olup bittiğiyle ilgilenmiyorum. Ben, taraftar olarak-istikrarı tercih edip, Bekir Çınar'ın kalmasından yanayım. Planladığı birçok işte başarısız olmasına, kendine destek verenlerin kalbini kırmasına ve onları yarı yolda bırakmasına rağmen, şu anda Bekir Çınar'a tercih edebileceğimiz kimse yok. Başladığı işleri bitirmek ya da telafi etmek için yeni bir fırsat verilmeli. Herşeye en baştan başlamaktansa, buradan devam etmek iyidir.

Yine de kim gelirse gelsin, benim beklentim, cebindeki para kadar hareket etmesi. Gelsin ve bütçesini açıklasın. Cebinde 10 lira varsa o kadarlık takım kursun. 5 lira verebileceği oyuncuya 15 lirayla anlaşma yapmasın. Alabileceklerini, parasını verebilecekleri alsın, altyapıdakilerle güzel bir harman yapıp takımı sahaya çıkarsın.

Yönetim meseleleri üzerine tonlarca laf ettik. Artık aynı şeyleri söylemekten yorulduk. Bu kongrenin de son iki-iç yıldır olanbitenden bir farkı yok. Blogtaki yönetim etiketine tıklayarak eski yazıları okuyabilirsiniz. Söylenecek yeni birşey yok. Geçmişin doğru bir analizini yapmak lazım: Nerede hata yapıldı ve hangi hatalar ısrarla tekrarlandı? Özetle;

* "Bize kimse yardım etmiyor-kimse sahip çıkmıyor-zenginler/vekiller vs. bize yardım etsin" diye sürekli hayıflanmayan bir yönetim. Evet, destek isteği gerekli; evet; Adana kenti, içler acısı bir durumda ama sürekli desteksizlikten şikayet eder olmak da bıktırıcı.

* Kimseyi tek adam pozisyonuna sokmayan bir yönetim. Aytaç Durak gitti. Yeni bir padişah aramayın.

* Taraftarla diyalog içinde olan ama bağlantısı ne olursa olsun başkan-taraftar ilişkisinin ötesine geçmeyen bir yönetim. Başkanlık koltuğu ile taraftar arasında bir mesafe olmalı. Başkanlık devletse, taraftar sivil toplumdur. Başkanlar desteklenir, eleştirilir, onla iletişim kurulur, birlikte çalışılır ama başkandan çok başkancı olunmaz. Olunursa, geçmişteki başkanlarla yaşadığımız sorunlar tekrarlanır.

"Efsane başkan" Adem Atılgan'ın yaşadığı "eksen kayması"; "Aytaç Baba"nın sağkolu Mustafa Tuncel'in kırmızı-lacivert kravatı ve yarattığı borç batağı, tribünün içinden gelen Mehmet Gökoğlu'nun yaşattığı hayalkırıklıkları unutulmamalı. Aynı şekilde Bekir Çınar'la kurulan bağ da gözden geçirilmeli. Ki Bekir Çınar kalacaksa da yenisi gelecekse de aynı hatalar tekrarlanmasın...

Yorumlar

Jose Marti dedi ki…
başkan taraftar ilişkisinde çok haklısın; "kimse yardım etmiyor"un bıktırıcılığında da.
baştan sonra çok güzel bir yazı. kalemine sağlık..
Unknown dedi ki…
kim gelecekse gelsin artık umrumda değil ama yeterki biri bizi şu halden kurtarsın

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...