Ana içeriğe atla

Dünya Kupası #2

(kaldığı yerden devam)

1998 Dünya Kupası, bizim için "sarsıcıydı". Grup maçları bitmek üzereyken, Ceyhan merkezli deprem, birçoğumuzun yaz aylarını derinden etkiledi. Bizim apartman biraz daha derinden etkilenmiş olacak ki, birkaç hafta içinde ev değiştirdik. Bu nedenle bir turnuva finalini daha zar zor izleyebildim. Yeni evde henüz televizyonu ayarlayamanın hezeyanı ile yeni komşularımızın kapısını çalmak zorunda kalmıştım. İyi bir tanışma!


Bu turnuvada, Danimarka, Nijerya, Hollanda, Hırvatistan aklımda kalmış. Bir de Jamaika! Bu kez sürpriz üçüncü, Hırvatistan'dı. '96'dan kalan antipatimizi bir nebze dindirdiler. ABD-İran maçı ve İran'ın galibiyeti de farklı duygular hissettirmişti.



Bir diğer siyasi anı da, kupayı kazanan Fransa'da, faşist Le Pen'in siyah ağırlıklı bir milli takımın başarısını kabullenmemesiydi. Le Pen'in "black, black, black" çıkışına karşı, takımı sahiplenenler "black, blanc, beur" diyorlardı, yani siyah, beyaz, arap.



Dünya Kupası uzak asyaya taşınırken ben de artık üniversitedeydim. Senegal-Fransa maçını yurtta izlerken büyük bir coşku içindeydim Afrikalı dostlar adına. Daha sonra hepimizi İlhan Mansız'ı sevmeye mecbur etmişlerdi de yine de onlara sempatimi kaybetmemiştim. Tabii bizim memleketin de kupaya iştirak etmesi, kupayla bağımızı değiştiriyordu. Türkiye-Brezilya maçında, İdare Hukuku sınavındaydık. Final dönemine denk gelen grup maçları bir parça buruk geçse de turnuvanın bizim için bir türlü bitmek bilmemesi, milli takımla pek bir bağı olmayan benim için gittikçe sıkıntılı anlar yaratıyordu. Tamam, Japonlara karşı bizim takımı tuttum!

Bir final klasiği olarak 2002 finalini, yine evimde değil, bu kez İstanbul'da, otobüsten iner inmez koşa koşa yetiştiğim kuzenlerin evinde seyrettim. Sürpriz üçüncü Türkiye'ydi; Güney Kore maçında hakemin katlettiği İtalya ise kalbimizdeydi. Akılda kalan iki şey daha: saçma sapan saç kesimleri ve birbirinin tıpatıp aynısı formalar.



(devamı var...)

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Hatırladığım kadarıyla İspanya - G.Kore maçında da , İspanya hakem hataları yüzünden elenmişti.

Bence , 2002 D.Kupasında Avrupa ülkeleriyle maç etmememiz de şans sayılabilir.
Hakan HOŞCAN dedi ki…
98 dünya kupasında Norveç-İtalya maçını asla unutmam. Ankara'da maç izlerken alt yazıda Adana'da deprem olduğunu okumuştum ve yaklaşık 1 saat evden hiçkimseye ulaşamamıştım. Sanırım depremde Adana'da olsam bu kadar korkmazdım. İlginçtir, Final kadar zevksiz bir karşılaşmada hatırlamıyorum :) Nijerya' yı çok beğenirdim. hele bir Nijerya-İspanya maçı hatırlyıorum, kaleci Zubizarretta 2 topu içeri almıştı :)

2002 dünya kupasını ise bence Adidas ile Nike Şampiyonası gibi olmuştu:) Kaznanda Nike olmuştu, biz o dönemde Adidas ile çalışıyorduk.Bu şampiyonasda ise Paraguay milli takımını çok beğenirdim. Hakkaten takım gibi oynarlardı iki yıldızları vardı gerisi sıradan futbolculardı. İlhan Mansız içinde, dinsizin hakkından imansız(i.mansız) gelir denilmişti :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.