Ana içeriğe atla

Sprey...

Bir tribüncü olarak bir şehre ilk girdiğimde dikkat ettiğim şeylerden bir tanesidir duvar yazıları, grafitiler, sprey boyalar...Diğeri ise şehirde forma ve atkı ile gezen tribüncü çocuklar.
Az çok o şehrin sokaklarının bize kimlere ait olduğunu gösteriyor
.


Adana'ya gelenler bilirler zaten, söylemeye gerek yok.Şehrin her bir köşesinde imza vardır.
En güzel , en kalabalık, en çok okunacak yerler itina ile seçilir ve büyük bir özenle boyanır.Şehrin girişinde, tünel girişlerinde, tabelalarda bizi gördükçe gülümser.Hele onu siz yazdıysanız her baktığınızda ayrı bir şeyler hissedersiniz, mutlaka arkadaşlarınıza gösterirsiniz.Selamı çakar.


Ya da gidilen her deplasman stadına imza atılır ki oradaydık denir.
BAzen silmek için belediye ekipleri bile kurulur.
Bir uyarı mesajı verir aynı zamanda, ayık olunması konusunda uyarır.Bu şehirde annelerinizin dışarı çıkarken tembih ettikleri kötü çocukların olduğunu hatırlatır.




Stadlara, sokaklara, tribünlere hep sevdiğimizin adını vermediler
ama biz her duvara bilvesile adımızı yazarak yaşadık
Mavi ve spreyden boya ile
Yaşadıkça yaşanılası gelen...


Okumak için öne eğeceksin ki başını saygıyı gösteresin kutsal renklere :)







Kimi zaman bir sokak, kimi zaman bir otobüs durağı.Kimi zaman da bir lise tahtası

Yorumlar

Metin dedi ki…
en çok rahatsız olduğum konu... duvarlara ne olursa olsun yazılar yazılması, bence yanlış bir davranış. Metro yapılıyor tertemiz boyanıyor, ertesi gün duvarlarına yazılar yazılmış, yeni bir köprü inşa ediliyor, ertesi gün kolonları çizilmiş... Grafiti yapılacaksa yapılsın, grafiti sanatsal bir olay ama diğer yazılara karşıyım...

"Herkes aşkını yazmış duvarlara, ben seni sardım sakladım yarınlara"
Adsız dedi ki…
Metin Gül beyfendi gibi düşünüyorum.

Öyle yazılar var ki sadece çevre kirliliği ve antipati topluyor.. Sanatsal olan grafit tarzına ise evet...

Kamil Ateş
Adsız dedi ki…
Üstünde ADS yazan herşeyi seviyorum.

Ziya
togepy dedi ki…
Mavi sprey ile yazılmış ADS yazıları benim hoşuma gidiyor.
Onun dışında yazıların üstünü karalayıp yeni yazılanlar, aşk yazıları, kral devre gibi yazılar çevre kirliliğine giriyor bence :)
Tabii herkese göre değişir.
Bakmayın siz bendeki holigan ruhuna :)
türkayADS dedi ki…
Güzel yazılmış yazılar çok hoşuma gider...Hele ki gittiğin deplasmanlara yazmak ayrı bir zevk:),
Holigan mıyız neyiz:)
Adsız dedi ki…
2 sene kadar önceydi galiba.. İstanbul'da Maltepe'den taksiye bindim Gebze Organize Sanayi'ye gitmek için.. Taksici ile muhabbete girdirk .. Malum Futbol muhabetti.. abi ben Demirsporluyum dedim .. başka dedi.. başka da demirspor dedim:) ya ne Demirsporu falan diye söylendi .. Fenerliymiş hatta Fatih Terim de ADS li falan diye sözünü ettik.. Ben bilmem dedi , büyük takım Fener dedi..
o sırada tam Gebze'ye gelmek üzereyekn otoyol üzerinde bir üstgeçitin alt duvarında kocaman mavi bir duvar yazısı ..:) !! MAVİ ŞİMŞEKLER TEK BÜYÜK ADS !!
adamcağız kitlendi şoka girer gibi oldu.. daha da birşey demedim.. koltuklarım şişti..
Ozan Baysal

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...