Ana içeriğe atla

Vakit Tamam Seni Terk Ediyorum...


''Bu çocuk daha küçücük , nasıl yapacak oralarda tek başına'' mırıldanmalarıyla daha şimdiden özlemle gözlerinin dışından yanaklarına doğru düşen gözyaşları.

Daha kötü olmayasın diye sanki çarşıya gidiyormuşsun imajı yaratmak için otogara kadar değil de dolmuş durağına kadar bırakmalarını istersin.
Annenin , babanın ,sevdiklerinin arkandan gururlu; ama bir o kadar da üzgün bakışları.

Kiremithane dolmuşuna binersin.Eminim hiç bu kadar güzel gelmemişti gözüne bu dolmuş.
Atilla Altıkat'tan otogara kadar içi toz kokan 302 servisler.
Hostesten sanki korku filmi izliyormuşsun gibi gelen bir ses ile '' Adana ilini Ankara'ya bağlayan 480 km'Lik TEM otoyoluna çıkmış bulunmaktayız '' Bir yandan, kulağında duymamak için müziğin sesini birazcık daha açmak;
'' uyandığımda başka bir şehrin sabahında olacağım, sabahları fatma anam uyandıracak.Helva, ekmek, çay... Bana bunlar bakacak.Odanın hali perişan, sen perişan.kimse yok işine karışan''
Sırf utanmayasın,duyulup rezil olmayasın diye burnunu çekememek
''Allahım yanıma doğru düzgün birisi otursun, soru sormasın...''

-AŞTİ'de mi ineceksiniz efendim?
-Orası neresi?
-Ankara Şehirler ARası Terminal İşletmesi.
-evet, evet orası.( Kafanın içinden, lan bizim bildiğimiz otogara da sırf otantik olsun diye başka bir isim vermişler.Gerçi başkent olur böyle şeyler.)

-Aksaray dinlenme tesislerine hoşgeldiniz..

Sabahın köründe ayazla birlikte kuru bir soğuk.Zaten sıcak olsa da korkudan,heyecandan üşüyorsun.

-Pardon , burdan kızılaya ne taraftan gidebilirim?
-Hocam, şurdan gidiyorsun.
Bu ''hocam'' da kulağıma iğrenç gelmiştir hep.Biz alışmışız ''kardeş,dayı,bizik,adanalıyık''.

Metro da ilginç bir şey.NAsıl gidiyor acaba yer altından?
-Ya pardon,bu tren kızılay'a gidiyor mu?
tuhaf bir ses
-gider, gider.
Metroya binersin, sanki herkes sana bakıyor.bir güvensizlik.

Kızılaydan otobüse binersin.PArayı uzatırsın.
-Tam mı indirimli mi?
-İndirimli ne?1 öğrenci al abi sen
-PAson var mı?
Öğrenci kimliğini uzatırsın.
-Yok bu değil, buna paso bastıracaksın belediyeden. Senden tam alıyorum.

Jandarma komutanlığı, sağlık bakanlığı, meclis, kültür bakanlığı, emekli sandığı genel müdürlüğü, sis, korna sesleri, taş binalar, trafik, üç adımda bir alt geçit.
''Nasıl bir memleket lan burası.Adana'nın gözünü seveyim ya.Olm sen daha baştan 3-0 yenik duruma düşmüşsün.Bu maçı çevirmek zor.Boku yedin.''

Yurda yerleşirsin.Akşam olur.Hiç tanımadığın oda arkadaşını sahiplenirsin, sanki 40 yıllık dostun.Çünkü başka kimsen yok.
-Güzel bir kantin varmış,üniversiteli olduk, hadi gidelim.kızlar da vardır.
saçlarını daha jölelemezsin, çünkü daha dün bir bugün iki.NAsıl giyinilir, nasıl davranılır bilmezsin.Çocuksun.

Kantine girersin; ''noluyor lan burada, neresi burası?''
Sen alışmışsın kiremithane dolmuşlarındaki şarkılara.bir dıp tıs çalıyor, millet ortamını kurmuş. kız arkadaşlarıyla şark köşelerinde takılanlar, tavla oynama ayağına kızlara yazanlar.
Bir de birbirine konfüze şekilde bakan 3 çocuk. sonra aynı anda ''hadi abi gidelim odamıza''

Zaten bir şey yiyip içeçek moral yok.Annenin yaptığı börekler de bayatlamıştır.Allahtan odada televizyon var.Şanslısın, her yurtta yok.Gerçi yurt çıkmayanlar da var olm, şükret, şanslısın.

Sabah uyandın.
-Hadi yemek yiyelim.şurda karşıda bir lokanta vardı.
-abi ne var burada?
-iskender, köfte,beyti, kıymalı,kuşbaşılı,kaşarlı pide,adana.
-abi sen adana ver.
-yanına salata getirelim mi?
-nasıl yani?Adananın yanında isteğe göre mi getiriyorsunuz?

yemek gelir.
''Bu ne lan!Adana'nın yanına pilay koymuşlar, üstelik böyle bulgur pilavı mı olur.Adana'nın gözünü seveyim.''
Masanın üstünde tuhaf şişelerde sular var.
Suya verdiğin para nasıl zoruna gider.Hele o adana memleketten soğutmaya yeter.
Zaten bir saat sonra karnın ağrır.

KAr yağar, bu nasıl bir soğuk lan.Hemen kartopu oynamaya gidersin.Adana'ya kar yağmıyor ki.Bir defa karla karışık yağdı.Okul müdürü dahil herkes bahçeye çıktı.
Güzel bir şey olsa gerek bu kar. KAsım Gülek köprüsünün üstünde görürdüm hep pozantıdan geçerken üstü kar tutan trenler.Nasıl da güzel görünürdü hep gözüme.

Hemen bir kardan adam yaparız.
-Olm ben bu havucu beğenmedim, takmam bunu burnuna,rengi bozuk bunun. Başka bir şeyler getirin ordan.Dal getirin onu takalım, kalemle boyayalım.

-Abi sen niye bot giymedin, hem üstündeki ince değil mi?Hasta olursun.
-BEnim hiç botum olmadı, en kalın montum bu.Adana sıcaktır, gerek yok ki.

Demirspor Ankara'ya geliyor.Türk Telekom maçı.Grup da geliyormuş. Hemen ilk otobüsle Adana'ya kaçılır bir gün sonra sırf deplasman otobüsü havasını tatmak, o yorgunluğu çekmek, grupla birlikte gelebilmek için.Adem Abi'nin üstünde gene eşofman, müslüm abi gene aynı saç modelinde, Yastık yine çıkmış gelmiş.1-0 alıyoruz maçı.Huzur...Ama maalesef sezon sonu küme düşüyoruz.
6 yıl önce o maçta da birlikteymişiz; ama birbirimizden habersiz, ilginç değil mi?

Keşke büyümeseydim dersin.Sokakta bisikletten düştüğünde olan yara da acıyordu ya da mahalle maçında dizlerini yere sürttüğünde.Ama bu gurbet acısı cidden başka acıyormuş.
Gazipaşa'da yürümek, Kazım Büfe'de şalgamını içmek, dolmuşa uzattığında bir öğrenci demek, yazın sıcağında terlemek,5 Ocakta KAPALI B ÜST'te en üste çıkıp ilkokul arkadaşınla omuz omuza bağırmak...HEpsi birer birer gözünün önünden geçer.

---
3.yıl...

O kadar cok Adanalı var ki, inanılmaz.
Sorarsın tek tek? Hepsi yiğit, Adanalıyık, Delikanlıyık modunda....
-Abi Demirspor geliyor Kırıkkale'ye, hadi gidelim.
-Ne işim var ya, işim gücüm yok ona mı gidecem.Kafayı mı yedin.
Diğerini ararsın,2,3,4..Hepsi aynı.

İnat ulan, gideceğim.Grup da geliyormuş adanadan, 2 otobüs tutmuşlar.Kendi imakanlarıyla herkes para toplamış.Tıka basa dolu 2 otobüs.Sepici de orda.Kimse gelmese gene gideceğim.Kim tutabilir seni.

Yapayalnız gittiğin diyarlardan bir minibüs dönersin.

---

6.yıl....

Artık evin var,misafir bile ağırlarsın.Adanalı esnafları tanırsın, nerde iyimsi kebap yaparlar bilirsin.

Nefes'e damsız almıyorlarmış.
-oo, Demirsporlular! Hoşgeldiniz kardeşler.Hani atkı sözünüz vardı, olmaz ama böyle.Bir gün halı saha yapalım ya.biz dükkanı gece kapatıyoruz.Gece 3-4 uygun mu size.
Genclerbirlikli, ankaragüçlü, beşiktaşlı, eskişehirli... bir sürü dostun var.Çötibiş var.

Sakarya'da nasıl kapattık ama bahçeyi, herkes de bize bakıyordu.Sağlam şekil yaptık.Biz demirsporluyuz

Gidip kalabileceğin lojmanın var.Kızılay'a tepeden bakan, çay içebileceğin terasın var.
Badilerin var, dehşetin oğlu var.
''Giy şunu üstüne, üşüteceksin'' diye kızan ablan var.İçli köfte yediren dostların var.
Cebeci stadı var, üstelik imzanı atmışsın '' BİZİK''
Köfteci dayı soruyor naptınız bu hafta diye.
-Bugün maçınız mı var,niye bugün bir sürü Demirsporlu gördüm.
-Yok kardeş, Demirsporlular böyle işte her yerde.

Şeklin var lan, fiyakan var, duruşun var. Forman var, atkın var.Göğsünün üstünde taşıdığın arman var.Bakışın var, kara kaşların kara gözlerin var.Asiliğin var.Dostun var, kardeşlerin var.

Birlikte yedik birlikte içtik, aynı formayı terlettik.Birlikte halı saha maçları, kahvaltılar yaptık. Halı saha maçları fitilinin de benim evde yakıldığını söylemeden edemeyeceğim :) Aynı biber gazını soluduk, birlikte ağladık.
Daha ötesi var mı? VAr mı ulan?

HEpinizi çok seviyorum, Ankara size emanet.Hakkınızı helal edin.Yol bir, renkler bir, mekan bir, gönüller zaten bir.Nasılsa gene görüşürüz.

Allah'a emanet olun.

Deli dolu bir akşam, vakit ayrılık
Saatler yalnızlığa dönüyor mağrur
Yabancı düşler kalmış dünden geriye
Yürekler pişmanlığa çarpıyor mağrur

Beklenen ölümlerin kaçışı olmaz
Bir yıldız bilinmeze kayıyor mağrur
Ben sürgünüm sen durgun kaçak bu sevda
Dilim hep elvedaya dönüyor mağrur

Yorumlar

geyik1940 dedi ki…
N'aptın badi! TUS sonucunu bekliyorum ben, ümitliyim:)
Hakan HOŞCAN dedi ki…
Git Maraş' a tosunum, Ankara' yı ikinci baharda tadarsın :)
serdanka dedi ki…
Giderken bizden bir parça alıp gittiği unutma olur mu ...
göktuğ dedi ki…
Gel tilki gel :))
türkayADS dedi ki…
bunu sen yazamazsın ya...çok duygulandım ulannn:)))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.