Ana içeriğe atla

Tarihte Adana Demirspor -13- (29.05.1983)

Geçmişimizi bilmenin önemine bu blogta mümkün olduğunca vurgu yapıyoruz. Nerelerden nerelere geldiğimizi görmemiz, bizlere, aslında nerelerde olmamız ve hedeflerimizi nerelere yönlendirmemiz gerektiğini en iyi şekilde gösterecektir. Blogumuzda her Salı günü temin edebildiğimiz ölçüde arşiv kayıtlarını sizlerle paylaşmak suretiyle geçmişimize uzanacağız ve bu camiayı yönetenler ile futbolculara diyeceğiz ki;

Bize dünümüzü getirin, size yarınlarımızı verelim.
------------------------------------------------------------------------------
1982-1983 sezonuna ilişkin maç anlatımlarımıza Galatasaray maçı ile noktayı koyuyoruz. Bu ve benzeri günleri yaşayamayanlar bir nesil oldu artık maalesef. Ben buna benzer zaferleri yaşadım ama bu maçın oynandığı dönemde sadece 3 yaşındaydım, hatırlamıyorum, üzgünüm. Bununla birlikte bu yazıları yazarken aldığım haz, sanki maçın atmosferini hissetmeme -belki de duyduğum özlem dolayısıyla- fazlasıyla imkan veriyor. Daha önce Serdanka maçın duygusal boyutunu ne de güzel anlatmıştı.

http://demirgibiyiz.blogspot.com/2008/10/onun-hikayesi.html

Ben tekrar ve detaylarıyla o güne götürmeye çalışacağım sizleri. Geçen hafta şampiyonluk yolunun Adana'dan geçtiğini, Fatih'imizin, Eser'imizin Türkiye 1. Ligi şampiyonu olabilmek için memleketlerinden zaferle ayrılmalarının şart olduğunu belirtmiş ve puan durumunu vermiştik. Hatırlatma adına tekrar verelim.
Görüleceği üzere 2 puanlı sistemde ortalık karışık. Demirspor zor takım, puan durumu da zaten bu gücü açıkça yansıtıyor. Tek rakibi kendisi. Maç öncesinde iddialıyız.
Ulusal gazeteler Galatasaray'ı favori olarak göstermekle birlikte emin de olamıyorlar.
Milliyet Gazetesi, maç ile ilgili tahminlerini;

"Adana'nın sıcağında yapılacak olan maç Galatasaray için oldukça önemli. Sarı Kırmızılılar bu maçtan iki puan çıkaramadıkları takdirde şampiyonluk yarışından iyice kopacaklar."

sözleriyle tanımlayıp 2-1-0 olarak veriyor.

Maç dolu tribünler önünde her iki takımın kaptanı Erol ve Fatih'in birbirlerine başarılar dilemelerinin akabinde başlıyor.
Maçın gelişimini Milliyet Gazetesinin "Galatasay Silindi" başlıklı yazısından aynen aktarıyorum:

"Adana Demirspor'un teknik gücünü, fizik üstünlüğünü ve hava şartlarına gösterdiği büyük uyumu yeterince değerlendirmeyen Galatasaray bu maça özel bir tedbir almadan çıkınca önce sıcağın sonra da rakibin baskısına dayanamayarak kelimenin tam anlamıyla pes etti. Özellikle orta alanın kontrolü rakibe geçince Sarı-Kırmızılı defans bütün elemanları ile birlikte adeta 'Koridor' haline geldi. Böylece kaçınılmaz biçime giren yenilgide gol farkının daha büyük olmasını harika kurtarışlar yapan kaleci Haydar önledi.

Maçın sonlarına doğru
moral yönünden çöken Galatasaray penaltı kaçırmasıyla da sahadan büsbütün silindi. Fakat asıl yıkılış kaptan Fatih'in oyunda değilken yarı sahasından yürüyerek aut atmak için hazırlanan kaptan Erol'un yanına gitmesi ve kafa vurmasıydı. Bu çok çirkin olaya centilmen Adana seyircisinin ve diğer futbolcuların katılmaması takdire değerdi.

Bizce maçın hakemi Talat Tokat da olaya seyirci kalmamalıydı. Galatasaray kaptanının Demirspor ceza alanına girmesine izin vermemeliydi. Çünkü o anda aut atışı yapılacaktı. Rakip takımdan kimse ceza alanında bulunamazdı. Talat Tokat, Fatih'e düdük çalarak uyarsaydı, belki şokunu atlatır ve suç işlemesi önlenirdi. Kurallar bu gibi pozisyonlarda hakemlere geniş yetkiler tanımıştır.

Maçın başında Galatasaray'ın enerjisini tüketmediği sıralarda geliştirdiği akınlarda ofsayt hattını izleyemeyen Eren'in neden olduğu birkaç gol pozisyonunu başta Hociç, Sinan ve Mustafa kullanamadılar. Fakat dakikalar ilerledikçe zamanın Galatasarayın aleyhine çalıştığı, Demirspor ataklarının her an gole yaklaştığı fark ediliyordu. Galatasaray devreyi Haydar'ın 'Nefis' kurtarışları sayesinde yenik duruma düşmeden bitirdi. İkinci yarıda ise üstünlük Demirspor'da idi. Özellikle Tekin'in büyük efor sarf ederek beklenmedik pozisyonlarda topu rakiplerinin ayaklarından kapması Galatasaray'ın defans elemanlarını fazla sinirlendiriyor ve kasti faul yapmalarına neden oluyordu.

Demirspor'un bu her yönüyle fark edilen değerli galibiyetin oluşmasında başta kaptan Erol'un, kaleci Mustafa'nın, İbrahim'in, Tekin'in, B. Orhan'ın ve Kamil'in payları büyüktü. Ayrıca Demirspor'un takım halinde enerjisini iyi kullandığı, teknik yönden de hatları arasında pas irtibatını sürdürdüğü ve gol alanlarını oyuncu kaçırarak bilinçli futbol oynadığı açık bir gerçekti."

Böyle anlatıyor Milliyet. Böyle de manşet veriyor maç ile ilgili.
Maça üstün oyunumuzun yanısıra Fatih'imizin Erol'umuza attığı kafa da damgasını vuruyor. Hatta yıllar geçiyor, babam bana galibiyetimizi değil de Fatih'in attığı kafayı anlatıyor. İnsanların aklına bu kazınıyor. Oysa maç sonrasında akıllar başa geldiğinde olayın unutulmasına yönelik çabalar zamana yenik düşüyor. Kaptan Erol konuyla ilgili konuşmak istemiyor. Basının genel hali, sıkıştırdıkça sıkıştırıyorlar kaptanı. O da;

"Fatih arkadaşım. Herhalde sinirliydi. Kale çizgisinden iki tane top çevirdim. Yani Galatasaray'ın iki golüne engel oldum."

demekle yetiniyor. Fatih ise gazetelerde şu açıklamaları ile yer alıyor.
Bu gerilimli atmosferden her yönüyle galip ve ayakta çıkıyoruz. Ligde iyi bir konumdayız, herhangi bir iddiamız yok ama Demirsporluyuz. Fatih ve Eser'i üzme pahasına çıkıp topumuzu oynayıp aslan gibi kazanıyoruz. Gazozuna maç yapsak o formayı taşıyoruz. Hakkını veriyoruz. Maç sonrası puan durumu şu şekilde gerçekleşiyor.
Bu galibiyetin onurlandırılması artık kaçınılmaz oluyor ve haftanın takımında,
haftanın kare asında,
haftanın karmasında,
haftanın oyuncusunda,
hak ettiğimiz yeri alıyoruz.

Galatasaray zaferine geniş geniş yer verdik. Son olarak ligi nasıl tamamladığımızı gösterip, 1982-1983 sezonu anlatımlarımızı noktalayalım.
Arşiv çalışması yapmak üzere yazılarıma bir veya iki haftalığına ara veriyorum. Kafamda bazı düşünceler var. Milli kütüphanede aradıklarıma ulaşabilirsem güzel sürprizlerle yazılara devam etmeyi planlıyorum.

Kaynak: Yeni Adana Gazetesi ve Milliyet Gazetesi 1982-1983 yılı arşivi.

Yorumlar

kebabman dedi ki…
Tekin'in USTALIK SERTIFIKASI aldigi mactir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A