Ana içeriğe atla

Tarihte Adana Demirspor -12- (17.04.1983 ve 15.05.1983)

Geçmişimizi bilmenin önemine bu blogta mümkün olduğunca vurgu yapıyoruz. Nerelerden nerelere geldiğimizi görmemiz, bizlere, aslında nerelerde olmamız ve hedeflerimizi nerelere yönlendirmemiz gerektiğini en iyi şekilde gösterecektir. Blogumuzda her Salı günü temin edebildiğimiz ölçüde arşiv kayıtlarını sizlerle paylaşmak suretiyle geçmişimize uzanacağız ve bu camiayı yönetenler ile futbolculara diyeceğiz ki;

Bize dünümüzü getirin, size yarınlarımızı verelim.
------------------------------------------------------------------------------
Bir sezon daha bitti, düşenler, çıkanlar belli oldu, kalanlar da belli oldu. Yerinde kalanlar, kala kalanlar. İşte o dona kalanlardan olduk biz bu sene de... İçimizdeki ümidi, gözlerimizdeki ateşi, bitmek bilmeyen sabrımızı seneye sakladık. Bir şeyler değişsin, şu makus talih kırılsın istiyoruz. Ben çocuklarıma üçüncü değil birinci ligde dolu tribünlere oynayan bir Demirspor seyretmek istiyorum. Çocuğumu alıp omuzuma Avrupa Kupası maçlarına gideceğim bir Demirspor istiyorum. Kimse bana imkansız demesin. Bu seyirci, bu tesisler, kullanılamayan bu potansiyel Türkiye'de çok az takımda var. Hiç mi iç geçirmiyorsunuz Sivasspor'u izlerken? Ah ulan şimdi o takımın yerinde biz olsaydık demiyor musunuz?

Hafta sonu Hacettepe-Sivasspor maçına gittim. Şampiyonluğa oynuyor takım ve 19 Mayıs Stadı'nın iki ayrı yerinde taraftar grupçukları, birbirlerinden kopuk takımlarını destekliyorlar. Ah biz olsak orada, yıkmaz mıydık o stadı? Ben bunları istiyorum, bunları elde edene kadar bıkmadan usanmadan gideceğim geçmişe. Vurduğunu deviren bir takım istiyorum, tıpkı 1982-1983 sezonunda olduğu gibi, kendisine saygı duyurtan bir takım. Ezip geçen bir takım. İşte bu çerçevede bu hafta Merin İdman Yurdu ve Boluspor maçlarını getireceğiz karşınıza.

17 Nisan 1983 tarihinde Mersin İdman Yurdu'nu ağırlamışız.
Müjdat yine yazmış golünü ve 1-0 mağlup etmişiz Mersin'i. Bu arada sezon başında göreve getirdiğimiz teknik direktör Marko Valok ile yolları ayırıp, kısa bir süre antrenör Ramazan Şanıvar yönetiminde çalıştıktan sonra Ali Hoşfikirer'i getiriyoruz takımın başına ve hocamıza bir galibiyet sunuyoruz. Golümüzü Müjdat atıyor ama Gürcan da döktürüyor saha da... O kadar ki hem haftanın karmasına hem de maça ası olarak haftanın kare asına seçiliyor.
Bu haftaki bir sonraki durağımız Boluspor maçı. Boluspor'u da aynı skor ile 1-0 geçiyoruz.
Boluspor da o zamanlar fırtınalar estiriyor. Bir örnek vereyim. Üç sezondur Beşkitaş Boluspor'dan galibiyet alamıyor, ayakları titriyor rakiplerin Boluspor karşısına çıkarken. Zaten birazdan vereceğim puan durumu da bunun bir yansıması. Boluspor'u son dakikada İbrahim'in attığı golle deviriyoruz. Ligin sonlarına yaklaşıldıkça mücadele kızışıyor. Puan durumu 30. hafta sonrasında böyle şekilleniyor:
30. hafta sonunda 29 puanla ligin 7. sırasındayız. Haftaya maçımız Galatasaray ile. Galatasaray iki puanlı sistemde 41 puanla Fenerbahçe'nin ensesinde. Şampiyonluk yolu Adana'dan geçiyor. Milli takımımızın kaptanı eski Demirspor, yeni Galatasaray futbolcusu Fatih'imizi,
yine milli takımımızın file bekçisi, ligimizin başarılı kalecisi eski Demirspor, yeni Galatasaray kalecisi Eser'imizi ağırlayacağız 5 Ocak'ta.
Haftaya Galatasaray maçı ile 1982-1983 sezonuna ilişkin maç anlatımlarımızı tamamlayacağız.

Kaynak: Milliyet Gazetesi 1982-1983 yılı arşivi
Şefik Akkurt Foto Albümü (kendisi internette elimizi nereye atsak karşımıza çıkıyor, sağolsun var olsun)
Not: 1 günlük gecikme için özür dilerim.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sevgili Onur,

Boluspor'un o kadrosundaki Rıdvan, Rıdvan Dilmen, Sercan da sonradan Fenerbahçe ve Sarıyer'e giden sol açık Sercan'dır. Yani iyi bir kadroları vardı, ama bizim kadro da bana göre gelmiş geçmiş en büyük forvetlerimizden Rasin bile yedekse gerisini varın siz düşünün. Selamlar.
Merih Güvenç
Onur BİÇER dedi ki…
Merih abi ben sana bir not daha ekleyeyim konu açılmışken. Bugünün koyu Fenerlisi Rıdvan'ın o tarihte, ben Galatasaray'a gelmeyi istiyorum ama bana yeşil ışık yakmadılar, diye bir demeci de var. Hayatın akışı ilginç.
Adsız dedi ki…
Kardeşim Onur,
Ben de sana daha ilginç bir bilgi notu göndereyim. Zamanında bizim Demirspor Hakan Şükür'ü bile izleyip bundan golcü olmaz diye geri göndermiş, bunun üzerine Hakan da Sakaryaspor ile anlaşmış.

Merih Güvenç
Adsız dedi ki…
Sevgili Onur,

Haftaya anlatacağın GS maçını çok iyi hatırlıyorum. İzleyicilere ayıp olmasın, sonu önceden bilinen film gibi olmasın diye sonucunu ve diğer olayları senin yayınından sonra eklenecek bir şey olursa eklerim. Selamlar.

Merih Güvenç
Onur BİÇER dedi ki…
Abi çok sevinirim. Detayların fazla olursa, yazımızın altına bir dipnot ekleriz ve sen de uygun görürsen Perşembe konuğumuz olursun. Takdir senindir. İstersen yorum bölümünden devam ederiz.
Adsız dedi ki…
Nerelerdesin Zonguldak

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...