Ana içeriğe atla

PFDK'dan...

PFDK, geçen haftaki Denizli Bld. maçında yaşananlardan dolayı, Başkan Bekir Çınar'a ve yönetici Derviş Erten'e 15'er gün hak mahrumiyeti, daha önce ceza alan ve tribünde yer alan teknik direktör Abdulkadir Durmaz'a da cezasına uygun davranmadığı için 4 maç ve ayrıca kulübe 30.000 TL ceza verdi.

Maç sonu hakeme yüklenmek ne sonucu değiştirir ne de gidişatı... Oysa yükleneceğimiz başka noktalar olmalı; örneğin hiç deplasman galibiyeti alamamış bir teknik ekip var. Ama kolay olanı tercih ediyoruz her zaman...

Her ceza sonrası Lütfi Arıboğan'a yüklenmekse moda oldu. "Biz istediğimizi yapalım ama Adanalı Arıboğan bizi hoşgörsün, bizi kollasın" düşüncesi, hangi çağa ait; bunun tartışmasını size bırakıyorum. Korunmak-kollanmak yerine, çıkıp sahada top oynayan bir takım istiyoruz.

Yorumlar

mustava dedi ki…
son yıllarda kulübün federasyondan aldığı cezaların dökümünü çıkarmak, bunların ne kadarının taraftar olayları nedeniyle, ne kadarının da yönetimin eylemleri nedeniyle alındığının muhasebesini yapmak gerek. işine geldiğinde suçu taraftara atan yöneticilere, gazetecilere, belediye başkanlarına duyurulur!

sonuç olarak kulübümüzün 30.000 lirası daha heba olmuştur. bu parayla mesela, bir basketbol takımının bütün bir sezondaki deplasman masrafları karşılanabilirdi. çok şükür ki basketbol takımımız yok, demek ki bu parayı rahatlıkla federasyona yatırabiliriz...
Adsız dedi ki…
Lütfi Arıboğanı Onursal Başkan ilan edelim.Direk Süper Lige çıkalım :)
Adsız dedi ki…
Federasyon kuralları uyguluyorsa suçlu aramak neye yarar ki?

İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmıyoruz hiç..Hep işin kolayındayız.. Yapalım yapalım , federasyon kuralları uygulamasın diyoruz.

Lütfi Arıboğan kuralları mı değiştirsin? Bu nasıl mantık anlamış değilim..

Yönetim biraz kendine çeki düzen versin, biraz profesyonel olsunlar..Ne geziyor ki başkan sahanın içinde maç bitmişken..İşin şov kısmınıda atlamayalım diyorum..

Kamil Ateş
serdanka dedi ki…
Farkedilebilecek herşeyi es geçme hastalığımız buna da yansımış ne yazık ki :(

Kimse bizi ağladığımız için galip ilan etmiyecek ve bunların hepsini talihsizlik olarak yorumlayıp "geçer" demiyecek...

Ben şimdi "Mustava"nın sorduğu soruyu tekrarlayıp eklemek istiyorum ;

Siz ey güzel insanlar!!! Ben yine de anlamayacağım sizi ve hedefinizi !!! Her cezada Adana'daki o güzel, o günahsız taraftara yüklendiniz !!! Onları günah keçisi yaptınız ama son yaptıklarınıza bakınız !!! Bir taraftar bile taşkınlık yapmıyor mağlup olduğunda Adana'da ama siz güzel insanlar deplasmanda bile olay çıkarıyorsunuz, ne demeliyiz bilmiyorum ve son kez soruyorum ;

"HEDEFİNİZ NE SİZİN ?!!"

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.