Ana içeriğe atla

Binlik bir yap-boz'un bininci parçası....

Blogun 1,000. yazısını geride bıraktık, taslakları, henüz yayınlanmadan bekleyenleri hesap edersek aşağı yukarı Mustava'nın 23 Nisan yazısına denk geliyor 1000. Disconnectus Erectus'un yazıya bıraktığı yorumda olduğu gibi, bunun böyle olması da apayrı bir anlamlı olmuş, çok güzel denk gelmiş...

1 seneyi aşkın süredir "yayın" yapıyoruz. İyi günlerimiz de oldu, kötüleri de. 1,000.yazı itibariyle dönüp bakınca, bir şeyler oluşturabildiğimizi hissediyorum. Bu hissiyatımda en büyük etken blogu paylaştığım tüm yazar arkadaşlarım ve okurlarımız...Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum...

"İlk anda birbirinden kopuk mu görünüyor acaba?" endişesi taşımadan; temeline Adana Demirspor'u oturtmuş, a-politik olmayı reddederek siyasete değinen, kadınlarla erkeklerin eşit olduğunu haykıran, tüm kulüplere ve taraftarlarına saygıyla yaklaşan, biz olmaya gayret eden, dünyanın neresinde olursa olsun başta Adana Demirspor taraftarları olmak üzere her kesimden insanın düşüncelerini açıklayabileceği bir demokratik platform olma iddasını taşıyan bir blog olduğumuza, olmaya çalıştığımıza ve hep çalışacağımıza inanıyorum...

1,000 yazının her biri, bir yapbozun parçaları gibi görünüyor şimdi gözüme. Güzel birleştirmişiz o yapbozu, o 1,000 parçadan masmavi bir tablo çıkarabilmişiz...Emeği geçen herkesin ellerine sağlık, nice 1,000lere Ankara Tayfası!

Yorumlar

Hüseyin A. dedi ki…
nice 1000lere Tayfa..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...