Ana içeriğe atla

Onuncu Köy...


Yorumlar

Adsız dedi ki…
tabloya bakınca içler acısı bir durum çıkıyor ortaya, birileri: küme düşüyoruz farkında mısınız? küme düşüyoruz haa..! bu söz hala kulağımda yankılanıyor... içimizdeki suskun sessizliği bu söz bozmuştu... umarım SUSKUN IRMAK bir gün coşar geç olmadan... bir şey yapmalı...
black_silence dedi ki…
7. ve 8. ile aramızda 2 puan fark var...Allah sonumuzu hayır ede...
diyecek hiç bir söz bulamıyorum...
Fırat Ateş dedi ki…
Sevgili Onur, doğru bir tablo çizmişsin ama yönetime yapılan eleştirilerin pek faydası olacağını düşünmüyorum. Sanırım bu yönetim birazda rica minnet bu taşın altına ellerini soktu. Bu bakımdan kutlamak lazım, zira onca borcun altına herkes girmez, bunun yanında başarısız olmuş bir takım var karşınızda. Bu açıdan Bekir Çınar yönetimine bir sözüm yok. Ancak kabul etmek gerekir ki, 2008-2009 sezonu öncekiler gibi kaybedilmiş bir sezondur.

Bekir Çınar yönetimini geçici olarak düşünmek zorundayız. Önümüzdeki sene iyi bir yönetim oluşturamaz ve maddi açıdan bir rahatlama yaşayamazsak çok daha kötü günler bizi beklemekte.

Elbette, Demirspor'un en büyük sıkıntısı iyi yönetilememesidir ve çeşitli politik oyunlara alet edilmesidir, bunda kuşku yok. Ancak bu takımı bir şekilde yaşatmak ve varetmek zorunluluğumuzda var. İşte çelişkiler ve sıkıntılar da tam burada başlıyor. Yani o meşhur soru karşımız çıkıyor; NE YAPMALI?

Bu sorunun cevabını net olarak vermek elbette mümkün değildir. Bunun yanı sıra, Günümüz Adanası'nın sosyo-ekonomik fotoğrafına bakıp buradan Adana'da Futbol özeline inerek bir çıkarsama yapınca da insan iyiden-iyiye bir karamsarlığa düşüyor.

Biz burada ne kadar yazıp çizsek, yürek tüketsekte bazı şeylere derman olmuyor. Yani bir karşılığı yok. Adana'nın sadece futbolda değil bir çok başlıkta genel bir geri gidişi vardır, Ben bu genel çerçeveden hareketle, bunu engellemenin şimdilik neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorum. Bunun değişiminin yolu Türkiye'de genel anlamda bir takım parametrelerin değişmesiyle mümkün olacaktır. Üretimi tasfiye edilmiş, hiç bir artı değer yaratamayan, "Adanalılık" dediğimiz o 1960-80 döneminin değerlerinden hızla uzaklaşan bir memlekette Futbol'un kaderi de işte böyle oluyor.

Bu yazının ardından dilime şu şarkı sözleri takıldı;


"ne kadar az yol almışım
ne kadar az yolun başındaymışım meğer
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler..."
Adsız dedi ki…
Sevgili Fırat,

Bekir Çınar yönetimine sözümüz yok ama o yönetim de öyla hatalar yapıyorki telafisi mümkün değil. Turgutlu maçının kadrosuna baktım,ikinci yarı kurtarıcı olarak giren adam MUstafa Diliçıkık. Şimdi yani adama insaf demezlermi. Mustafa Diliçıkık bizde 120 sene top oynadı, attığı gol bir elin parmaklarını geçmez. Üstelik 2 yıl evvel Uşaksporda oynarken bize karşı hem kendisi hem de Uşakspor'u acaip hırslandırıp 2-0 mağlup olmamıza sebep olan da bu şahıs. Şimdi bu şahsın yerine Paf takımından bir genç oynasa idi neden kötü olurdu. En köyü ihtimalle 3-1 değilde 4-1 mağlup olurduk.Demek istediğim Demirspor sırf parasızlıktan kadro kuramamak değil,çok daha vhim hatalar yapıyor. En kötüsü de Demirspor'un prensipleri ayaklr altına seriliyor. Eski Demirspor yönetimleri olsa size sorayım A.K. Durmaz, Mustafa Diliçıkık gibiler acaba kulübün kapısından içeri girebilirlermi idi. Asıl sorgulamamız gerekn şeyler bunlardır diye düşünüyorum. Ayrıca, bize başkan olanların çok büyük fedakarlıkta bulunduklarına da inanmıyorum. Hepsi bir şekilde Demirspor isminden nemalanmak istemektedirler.

Merih Güvenç
Onur BİÇER dedi ki…
Fırat yazdıklarında haklısın, yalnız tarihe de bir not düşmek zorundayız. Son dönemlerde gördüğüm en umutvar yönetimdir Bekir ÇINAR yönetimi. Bunu daha önceki yazılarımda da dile getirdim. Lakin ellerindeki kudreti yanlış yollara kanalize ettiklerinde birileri ona yanlış yaptın veya yapıyorsun demezse ister istemez kendilerini geliştiremeyeceklerdir. Dün bu yazıyı daha doğrusu tabloyu girmeden önce son 1 senede yapılanlara ve Behzat ÇINAR'ın beyanatları ile mevcut hocanın beyanatlarına göz attım. Mevcut Hoca'yı bir kenara bırakalım. Behzat Hoca benim parayla pulla işim olmaz, diyor. Ben bu takımdan ilk ayrıldığımda paramı 1 yıl sonra almıştım, ama almıştım diyor. Futbolcular önce üzerine düşeni yapsın, diyor. Biz bu nimeti elimizin tersiyle itiyoruz. Mağlubiyet almayan seni maddi açıdan sıkıntıya sokmayacak bir adamı birtakım davranışları gerekçe göstererek kovuyorsan öncelikle sorun çözme yetisinden mahrumsundur, demektir.

Bu takımın maddi gücü daha doğrusu güçsüzlüğü ortadadır. Gökoğlu yönetiminde mevcut bütçeye rağmen eldekilere takviye yapılması yerine kadro silbaştan yapılandırılıp küçük maliyetli ama sürüsüne bereket futbolcu getirilmek suretiyle maddi darboğaza girileceği adeta ilan edilmiştir. Mevcut yönetim o dönemde de bu kararlara imza atmıştır. Yetinilmemiş Türkiye Kupası önemsenmeyerek gelecek gelire sırt çevrilmiştir. Bu yanlışlara ek olarak 3-4 takviye isteyen mağlubiyetsiz adam gönderilip 20-25 yeni oyuncu isteyen ve gönderilen hocanın tam yarısı kadar performans gösterebilen bir hoca getirilmiş ve de kefil olunmuştur. Her iki hocanın da geçmişine bakıldığında bu kulübün onurunu kimin nasıl temsil ettiği de açıkça görülmektedir.

Bu noktaları sözde bırakırsak eğer biz dahil balık hafızalı olan toplum da bunları unutacaktır. Unuttuklarımızı geçmişe dönüp hatırlamak için arada notlar düşmek gerekiyor. Ben de o notu düştüm sadece.

Bir şey daha. Bu yönetim seçimlerden sonra bırakacak Fırat. Aksi yönde taahhütte bulunmuyorlar. MHP seçimleri kazanırsa artık yeni yönetime elimizden geleni desteği vereceğiz ama bizim çabalarımız yeterli olmadı, deyip bırakacaklar. MHP seçimi kaybederse biz elimizden geleni yaptık ama bu noktadan sonra takımın başında durmanın takıma zarar vereceğini düşünüyoruz, deyip bırakacaklar. Seçim dönemlerini izleyip göreceğiz. Yanılmayı umuyorum.

Günümüz Adanası diyorsun ya Fırat. Tarihte Adana Demirspor yazıları için Milli Kütüphanede 1950 ve 1960'lı yılları araştırıyorum, yakında o yazıları da gireceğim, kahroluyorum. Futbolda demiyorum, topyekün sporda 50 yıl öncesinde kalmışız. Hatta 50 yıl önce daha ilerdieymişiz. Çok üzülüyorum çok.

Yeter bu hasretlik yeter!!! veya

Ah bir zengin olsam!!!
Fırat Ateş dedi ki…
Tarihe not düşmek konusunda haklısın bizler de aynı şeyi yapıyoruz aslında. Benimde yönetime tek sitemim, Behzat Hoca konusundadır. Geçelim.

Demirspor'da son yirmi küsür senede olup bitenler her sezon birbirinin tekrarı gibi.

Geçmişten şöyle bir anı aktarayım: 1995-96 sezonu, 1. lig'den (süper lig)düştüğümüz sezonun hemen sonrası yine diplerdeyiz. "Likide" olmuşuz yani. Futbolcular kaçmış, Yönetim desteğini çekmiş, Oyuncu alınamadığı için Demirspor'da 2 tane Baraj Lisesinden arkadaşım futbol oynuyor hemde profesyonel takımda, Adanaspor desen onların kadrolarında da Karşıyaka Endüstri Meslek'ten çocuklar var. Şimdiki gibi tesis filanda yok. maçlar ortalama beşyüz kişiye oynanıyor vs. Sahipsizlik tavan yapmıştı yani.

Bende o sene liseden yeni mezun oluyor, üniversite sınavlarına hazırlanıyordum. Ders çalıştığım masamın karşısına da lig fikstürünü asmıştım demirspor şampiyon olacak bende üniversiteyi kazanacaktım, böylece "sınıf atlayacaktık" hep birlikte. Tabi o haldeki bir takım için şampiyonluk hayaldi.. sonraki sezon Aytaç Durak fenomeni ortaya çıkacaktı ve şimdiki yaşadığımız kısır döngüleri her sezon yaşatacaktı bizlere...

Yönetimin zaafiyeti konusunda haklısın ama bana kalırsa şimdiki durumumuzu 1950-80 dönemiyle kıyaslamak bizi bir yere taşımaz gibi geliyor bana. Evet bu ayrıma ve kıyaslamaya en çok vurguyu yapanlardan birisi benim ama şununda farkındayım;
(*)Önümüzde yepyeni bir nesil var
(**)yepyeni ve bambaşka bir adana var
(***)yepyeni ve bambaşka bir ekonomik yapı var

Buradan hareketle ve bu parametrelerle, "Demirspor'un hal-i pür melali ne olacak" sorusunu sormak gerekir. Evet Geleneğimiz, Geleceğimizdir diyoruz, Kendimizi var ettiğimiz zeminin tarifini o döneme yaslanarak yapıyoruz ama bu kez içinden geçtiğimiz zamanının ruhuna ve dokusuna uygun bir tarzın ne olması gerektiği konusunda net bir yanıt üretemiyoruz. Birazda bunun cevabını aramamız gerek.

Elli sene öncesinde sportif faaliyetlerde daha ileride olmamızın sebebi seninde bildiğin gibi genel anlamda Çukurova'nın kalkınmasıyla açıklanabilir. Birde Genç Cumhuriyet'in itici gücü Şeker Fabrikaları, Demiryolları, Milli Mensucat vs. el üstünde tutulurdu. "Kıymetlimizdi" yani. Şimdiki gibi üvey evlat değildi.

***bir önceki yazıda genel bir çerçeve çizerek mevcut durumu değerlendirdim aslında. Biraz sesli düşündüm. sana cevaben bir yazı değildi yani. Uzun zamandır aklımı kurcalayan soruları paylaştım bir bakıma. Hep beraber cevaplayabilmek dileğiyle.

Sevgiler
Onur BİÇER dedi ki…
Fırat bu tip tartışmalardan çok mutlu oluyorum. Zamanın değiştiği, buna neden ayak uydurulamadığı yönündeki tespitlerin doğru. Hatta o dönemlerde Demiryolları hamleleri nedeniyle ülkenin pek çok yerindeki Demirdporların parlak yerlerde olduğu da bu tespitleri doğruluyor. Lakin süreç de zaten bizi bunlara zorluyor. Daha önce bir yazımda ve birkaç yorumumda değindim. Kamuya yararlı kulüp kavramı yasa ile getirilecek. Bunun olanaklarından yararlanma olimpik veya paralimpik bazda en az 5 dalda faaliyet gösterme durumunda mümkün olacak. Biliyor musun Fırat, o dönemlerde bisiklet takımımız da varmış. Şimdi neden olmasın? Ben Adana Demirspor futbol takımına git tekrar Türkiye Şampiyonu ol demiyorum ki. Ben yüzme takımımıza pardon tek yüzücümüz Seda'ya git birinci ol demiyorum ki. Ben yüzme takımım olsun istiyorum. Yüzsün, isterse sonuncu olsun. Bisiklet takımım olsun, nal toplasın. Boks takımım olsun, ringi öpsün. Basket takımım olsun fark yesin. Voleybol takımım olsun rezil olsun. Ama önce olsun. Bunlar çok düşük maliyetler ile kotarılacak faaliyetler. Bir adım atılsın. Zamanında ekonomik kaynaklara ulaşımın bugünden daha zor olduğu aşikar iken çok küçük bütçelerle bu geçmiş neden yaşatılmasın. Bak, bir başlansın, geçmişe bir el uzatılsın, neler neler değişecek? Ben buna inanıyorum. Değişim bizim elimizde. Yeter ki inanılsın. Atılacak bir adım bizi çok güzel geleceklere taşıyacaktır hem de geçmişin üstünden giderek.

Yazışmaları zaten kişisel algılamıyorum :) Öyle algılasam bir telefonun ucundasın. Ancak bu tartışmalar hem okuyana hem bizlere çok şey katıyor. Keşke daha geniş katılım olsa...
Fırat Ateş dedi ki…
Evet Bisiklet takımımızda vardı hatta güreş takımımızda, güreş takımından oldukça başarılı sporcularda yetişti... Zaten Demirspor Futboldan önce bu branşlarda gösterdiği başarılarla daha çok anılırmış o dönemde.

Aslında benimde nihai hedefim senin beklentilerine yakın: Bir çok branşta faaliyet göstererek komple bir kulüp olmak (başarıyı kovalamak kaydıyla) ve edinilen birikimlerle belirli bir "ekol" haline gelmek...

Demirspor tarihselliği gereği bunu en çok hakeden kulüplerden birisidir.

Bu arada "Kamuya yararlı kulüp" meselesini de dillendirmek gerek. Bu konuda detaylı bir araştırma yapıp blogda paylaşalım. Hem bu şekilde özlediğimiz diğer spor branşlarının uyanışına da bir katkımız olabilir.

Bitirirken, bir de şu şarkı sözü aklıma geldi;

"dirildi içimizde ölü düşler..."
Adsız dedi ki…
Sporadana'da Yavuz Yıldırmaz efendi Felaket Tellallığı! yapmış, küme düşme tehlikesinden bahsederek.
Ne küme düşmesi kardeşim felaket tellallığı yapıp insanları kışkırtmayın durduk yerde, Allah Allahhh...

Dres

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem paramparça oldu. Ta

NE OLDU SİZE?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir tribün yazısıdır. Tribünlere yazılmıştır. Demirspor tribünlerine.  Sasa Polyester Sanayi A.Ş.  Baştuğ Metalürji San. A.Ş.  Beyteks Tekstil San. Tic. A.Ş.  Elita Gıda San. Tic. A.Ş.  Abdioğulları Plastik Ambalaj San. A.Ş.  Dioki Petrokimya San. A.Ş.  Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. A.Ş. Bu şirketler ISO kayıtlarına göre Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde Adana’da faaliyet göstermekte olanlar.  Bu şirketlerden bir tane forma reklamı aldık mı?  Stad sponsorluğu?  Ne bileyim altyapı desteği?  Kim takımı fonluyor?  Murat Sancak ve ilişkili şirketleri, çevresi vesilesi ile kulübe kazandırdığı sponsorlar.  Adana bu, Demirspor bu. Bunu unutmamak gerekir. Ben Murat Sancak’ı bir başkan, bir ağabey olarak çok seviyorum ve çok takdir ediyorum. Kulübümüz üzerindeki emeklerini asla yok sayamam. Benim diyen Adanalıdan, benim diyen Demirsporludan daha fazla katkısı var kulübe.  Bugün dünya yıldızı futbolcu alırız almayız ama bekley

Adana Demirspor: 4 - Beşiktaş: 2

 Adana Demirspor varsa umut vardır. 3. kalecisi, yedek oyuncusu, sahası, tribünü fark etmez; Demirsporlu devam eder! Bugün 4-0'a getirdiğimiz maçtan iki farklı galip ayrıldık. İç sahadaki kayıpsız gidişat devam etti. 3. haftanın erteleme maçında, öncesinde hafta sonunun kaleci ve kırmız kart krizlerinin damga vurduğu, maç içinde ilk golü atan Belhanda'nın da fenalaşıp oyuna devam edemediği, 2008'li yedek kaleci, 2005'li yedek oyuncularla kadroyu tamamladığımız günde yine skor üretmeyi bildik; yediğimizden fazlasını attık. İşte kazanmanın yolu bu! Belhanda, Niang, Emre Akbaba ve Yusuf Erdoğan'la fileleri sarstık. Niang'ın dördüncü, Yusuf Erdoğan'ın üçüncü golleri oldu. Bu lige damga vuracağımızı biliyorduk; öyle olmaya devam ediyor.