Ana içeriğe atla

Adana İzlenimleri...

Çukurova'nın bereketli toprakları, onu besleyen inatçı ama sakin bir yağmurla bizi karşıladı; iki gün boyunca da bu durumu bozmadı. Sürekli yağan bir yağmur, boynumuzu atkımızın iyice gömüp daha derin düşünmemize de vesile oldu ki bu pazar oldukça şey düşündük-konuştuk ve değerlendirdik...

"Kritik Gün:Pazar" yazısında, taraftarın gelişmeler karşısında kendi sözünü söylemesi gerektiğini söylemiş ve bize yakışan yaratıcı bir tepkinin gerekliliğini vurgulamıştım.

Ne yazık ki, bu olmadı.

ve Şimşekler Grubu, Ergun Kara'nın takdirini kazandı. (Demek ki mektubumuzun ikinci konusu çıktı!)

Taraftarın, Ergun Kara'nın desteğine mazhar olması demek, ortada yanlış bir şeylerin olduğunun net bir göstergesi-özeti... Cumartesi günü konuştuğumuz her bir kimse yaşananlardan dolayı rahatsızlığıı iletti, bunun böylece kabul edilmesinin yanlışlığını vurguladı, engellemek ya da değiştirmek için nelerin yapıldığını anlattı. Herkes sıkıntılıydı. Herkes dertliydi.

Ama bu dert, zaten yılların -en azından 3 yılın- somut hali değil mi? Yine bir sebepten, çeşitli nedenlerle, çeşitli varsayımlarla bu dert ağızlarda çiğnendi, çiğnendi, çiğnendi-ve yutuldu. Lanet olsun diyerek o acı tat boğazlardan aşağı indi.

Bir topluluğun, bireylerin toplamından daha fazla bir şey olduğu, sosyolojik olarak bir kez daha kanıtlandı.

Belli ki geçen hafta Adana'da çok uzun geçmiş ve kulisler-lobiler yine haklının değil güçlünün kazanmasıyla sonuçlanmıştı.

Açıkçası biz oraya Tayfa olarak tepki vermeye, verilecek tepkiyi desteklemeye gitmiştik. Bunu maçtan önceki görüşmelerde grup üyeleriyle de paylaştık. Nihayetinde bunu 15-20 kişilik küçük bir grup halinde de olsa yaptık. Behzat Çınar pankartının yanında durduk, Behzat Çınar diye bağırdık-"olalım olalım olalım hocaya da kefil olalım" dedik-"hocaya kefiliz neden biz hep sefiliz" diye dedik. Belki cılız ama manidar tepkimizi ortaya koyduk. Tarihe bu notu da düştük.

Grup her zamanki coşkusuyla, logonun ve renklerin ardındaydı. Ama sahada gezinen ruhsuzlar, bu coşkuyu hissedemeyecek kadar kendilerinden geçmişti. Akhisar ne istediğini bilen oyunla çok rahat kazandı. Maçın son 15 dakikası, gruptan sahadaki oyunculara tepki geldi. Ama geç gelen tepki, gerçekten bir tepki midir?

Bir kez daha üzlüdük, sadece sahada değil, tribünde de üzüldük; bu kavganın bir hocayla,bir yönetimle, 11 futbolcuyla değil; bir zihniyetle olması gerektiğini bir kez daha anladık. Ama "anlamak çözmeye yetmez" demiş üstat, bunun da farkındaydık.

Yağmurun toprakları beslerken bizim de dertlerimizi yeşertmesi devam ediyordu, yollara koyulduk ve sesimizin-sözümüzün ne kadar önemli olduğunu hissettik.

Bugün yaşanan senaryoya karşı, kurulan tezgaha karşı alternatif medya yaratma günüdür.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
bu iklim koşullarında ankaralardan gelip adam akıllı tepkisini sunan demir gibiyiz ankara tayfasını tebrik ediyorum..gerçek demirsporluluk bu olsa gerek..grubu ise anlayamadım hiç bir şey olmamış gibi tepki koymadan bilindik tezahuratları tekrarladılar,sanki birşeylerin üstü örtülmeye çalışıldı ve sessizce bu başarıldı...
Adsız dedi ki…
Gruptan farklı bir tepki beklemek yanlış olurdu zaten. Ben onların bu davranışlarına başka bir şeye yormayarak, herşeye rağmen takımın zarar görmesini istememelerine bağlıyorum. Ancak bana göre yanlış yaptılar, takım zarar görmesin diye herşeyi kabullenmek yerine medeni bir şekilde tepkilerini koymaları gerekirdi. İş işten geçtikten sonra verilecek tepkinin kimseye faydası olmaz. Tepkisizlik ise böyle Adana basınının müthiş kalemleri tarafından göklere çıkarılmak haricinde kendilerine/takıma hiçbir! yarar sağlamaz.
Şairler Parkı dedi ki…
her takımın tribün biraz benziyormuş birbirine. güzel yanlarından ötesi ama. kaçırdık treni biz apaçık. bu hafta özkaynak pankartımızı kaldıracak kadar ileri gittiler. yeni hocalara, yeni oyunculara kötü tezahuratların olamaması, takımı sabote etmeyelim, şampiyon olacak bu takım sözleriyle başlamıştı ilk. devir-teslim töreniydi tribünün, miladıydı suskunluğun. şimdi siz de aynı şeyleri konuşuyorsunuz. ara ara da olsa bizim deniz tarafında ki eski açık tribünden yıldırım demirören yeter sesleri yükselir 30-40 kişiden. benzer şeyleri yaşadığımızdan mütevellit , akıl vermek gibi algılanmasın ama susmayın derim.


marmara
Alpaslan KUŞVURAN dedi ki…
Birisini veya bir kitleyi sindirmenin, etkisizleştirmenin, derin bir uykuya daldırmanın en etkili yöntemi onu övmektir.
Şimşekler Grubu ve tepki koymayan Demirspor taraftarı kendisini sorgulamalıdır.
mirothekid dedi ki…
"Kendinle çelişirsen, birgün çelişkilerinle yüzleşmek zorunda kalırsın..."
Ukalalık addetmeyin lütfen... kimseye ders vermek haddim değil... Ama ben buna inanırım, tecrübelerimle sabittir... Ne zaman bu hatayı yapsam gerçekten de bu yanlış yüzüme çarpmıştır... Bir kaç tecrübeden sonra artık dersimi aldım ve bu sözü hiç aklımdan çıkartmadım...

Şimşekler Grubu kendiyle çelişmiştir...
Bence yaşadığı bu çelişkiyle yüzleşerek bundan bir ders çıkarmalıdır. Özeleştiri yapmalı ve bir daha "kendiyle çelişmeyeceğine, en azından buna çaba sarfedeceğine" dair söz vermelidir.
Taraftarlar ya da gruplar bir takımın/kulübün kabinesinde olamaz, olmamalıdır. Taraftar her zaman muhalefettedir, olmalıdır.

Bana sorarsanız her şey çok açık. Taraftarın da kulübünde "devrim"e ihtiyacı var... Revizyonla falan olacak iş değil bu...
Adsız dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir