Ana içeriğe atla

"Baba..."

Aşağıda yapacağım alıntının yazarını "belki bloga koyar" diyerek bekledim lakin artık ne düşündü bilmiyorum kendisi koymadı. Ben de iznini almadan burada paylaşarak belki de hoşuna gitmeyecek bir şey yapmış olacağım. Amma velakin gönlüm bu muhteşem satırların, maillerin içinde kaybolup gitmesine elvermiyor. Hem bloga, hem tarihe bu notun düşülmesi gerekiyor...Yazarın affına sığınarak, maille gönderdiği "baba" yazısını koyuyorum buraya...Benim tüylerim diken diken oldu okurken, gözümde buğulu bir damla...

"bir erkeğin hayatındaki baba resmi, nereden baksan sana bakıyor gibi görünen. bir zaman sonra bir şekilde, içinde - yerinde sen olduğun, onun gibi olduğun, bunu çok basit bir anda basit bir eylemle, jestle, alışkanlıkla farkettiğin, birine kızarken ettiğin laflarla mesela ya da yanık bir türkü söylerken kendinden onu dinliyormuş zannettiğin -sesler de benziyor zamanla.

uzaktan en çok sevilendir belki de baba denen. onun yanında o kadar büyüktür ki o, ufacık kalırsın, minicik, doğduktan sonra kucağına verdikleri ilk andaki gibi, kıpırdayamasın azametinden, sanki senin gücünü çekip alır içinden. uzaktayken de ne garibandır, ne küçücüktür, ne kırılgandır, darılgandır. sesi kötüdür telefonda, çok kızdırırlar onu orada, o da dertleşir telefonda. telefonda nasıldır, büyük müdür, küçük müdür, bilemez insan.

ben hayatımda hiç bengay sürmedim, ama bengay kokusu sinmiş anılarıma, nerde duysam bilirim ne olduğunu; bir de soyunma odası fayansları, ter kokusu, bağırış çağırış ve bir de siyah kalın paltolu bir adamın görüntüsü..."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...