Geçen haftalarda yaptığım gibi ne taktiğimizi yazacağım, ne futbolcuları tek tek değerlendireceğim. Çok kötü olan bir grupta , çok kötü oynayarak ilerliyoruz. İlk yarı kaleye şutumuz yok , iki pası üst üstüne yapamıyoruz. İnanın 90 dk takımı izlemek insana sıkıntı veriyor. Ne heyecan var ne de ilerisi için umut. İşin kötüsü Hocamız oynanan futbolu beğeniyor. Yükselmeye kalırsak bu bizim iyi olduğumuzdan değil, diğer takımların vasat olmalarındandır. Ben zorlu maçlarda gol bulacağımıza inanmıyorum , topu ayağında tutacak takımı yönlendirecek 35 oyuncumuz içinde bir kişi bile yok. Bu gruptan belki çıkarız ama ilerisine bu şekilde asla gidemeyiz. İnşallah yanılırım ama benim gördüğüm bu.
Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu. Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar. Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek. Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...
Yorumlar