Ana içeriğe atla

Mondiali Antirazzisti Başladı!

Euro 2008'de ırkçılık karşıtı vurgu, hepinizin malumu. Futbol dünyası, endüstrileşmiş kurumları da dahil olmak üzere ırkçılığı sahalardan silmeye çalışıyor. Hoş, herkesin ırkçılık karşıtlığı aynı sebeplerden, aynı kökenlerden gelmiyor gerçi ama olsun, yine de bu konuda cümleten bir şeyler yapılıyor olması güzel. "Futbolda ırkçılık istemiyoruz" sloganının, bu denli genel kabul görmüş hale gelmesi, önemli...

Mondiali Antirazzisti, 2005 yılında bu yana düzenlenen, tam da yukarıda bahsettiğim ırkçılık karşıtı vurguyu iyi bir şekilde ortaya koyan bir "Dünya Kupası" organizasyonu. Arada bir "Viva World Cup" ile karıştırıldığı oluyor, baştan belirteyim ikisi farklı organizasyonlar. Viva World Cup, dünyada her ülke tarafından tanınmayan, haliyle FIFA üyesi ol(a)mayan ülkelerin milli takımlar oluşturarak oynadıkları bir turnuva (ayrıntılar için : http://forzalivorno.org/solacik/2008/07/03/viva-dunya-kupasififa-degil-viva/) Mondiali Antirazzisti ise, oyun kurallarında yapılan değişiklikler, konserler, partiler, kamp alanları v.b. ile son derece keyifli ve bohem bir organizasyon olmasının yanısıra, sen-ben-amcaoğlu-komşunun kızı biçiminde takım kurup katılmanın mümkün olduğu bir turnuva. Mühim olan ırkçılık karşıtı olmak.

Biraz daha açayım, bu sene dün başlayıp 13 Temmuz’a dek sürecek olan tunuvaya, dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 204 takım katılıyor. Maalesef Türkiye’den hiç takım yok. Takımlar, kadın-erkek karışık olabiliyor. Eleme maçları, bildiğimiz futbol olarak oynanıyor, kum sahada olması ve maçların 20’şer dakika sürmesini saymazsak tabi. Ancak elemelerin ardından final aşamasında maç yapılmıyor. Yalnızca penaltı atışlarıyla şampiyon belli oluyor. Bunun sebebi, “takımların, özü ırkçılık karşıtlığı olan turnuvanın rekabet ayağını haddinden fazla ciddiye almaları”nı önlemek olarak belirtilmiş.

Katılım son derece basit. Organizasyon komitesine “biz geliyoruz” içerikli bir başvuru yapılıyor. Ardından, turnuvanın düzenleneceği alanda konaklamak mümkün. Takımlara, ırkçılık karşıtlığı vurgulayan pankart-kokart-forma v.b. getirilip sergilenmesi halinde ekstradan puan veriliyor. Maçlarda faul yapanlardan da puan düşülüyor. Katılım ücreti diye bir şey yok, gönüllü bağışlar ya da tunuva için yapılacak çalışmalarda gönüllü yer almak gibi opsiyonlar var, organizasyonun genel para akışını da mümkün olduğunca düşük tutmaya çalışıyorlar. Şöyle söyliyim, geçen yıldan hala borçları kalmış kimi şirketlere. Bu nedenle bu yıl, 4 senedir fiyatı değişmeyen biraya 50 cent zam yapmak sorunda kalmışlar.

Durum budur. Bence, seneye kendimiz için düşünebiliriz, ne dersiniz Ankara Tayfası? Bir dünya kupası kazansak fena mı???

(İlgilenenler için : http://www.mondialiantirazzisti.org)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.