Ana içeriğe atla

Estadio Nou Mestalla...Yeni "Musalla" Stadyumu

Valencia'nın yeni stadyumu "Nou Mestalla"nın inşaatında dün 4 işçi hayatını kaybetti. İşçilerden ikisi İspanyol, biri Bolivyalı, biri Ekvadorlu. Göçmenlerin inşaatlarda çalıştırılması bir dünya geleneği. İnsanlık olarak, göz alıcı binlerce yapı çıkarıyoruz ortaya. Dev stadyumlar, gökdelenler, alışveriş merkezleri, oteller...Kim demişti hatırlamıyorum "Gökdelenler, çok ihtişamlı yapılardır. Tepeden bakıldığında gözünü alamaz insan. Oysa az öteye kaydırılsa o gözler mutlaka her gökdelenin yakınlarında bir yerde gecekondular farkedilir. O gökdelenleri yapan insanların gecekonduları"


İşçi ölümleri bize bu aralar tanıdık aslında, Tuzla Tersanelerinde can güvenliği halen yok. Bir alıntı da daha tanıdık birinden yapalım, Radikal'de Yavuz Yıldırım şöyle demiş Tuzla'dan bahsederken, Mestalla faciasını da kapsıyor bence:

"İşçinin emeği, üretimin birinci unsuru iken bedeni de egemenliğin bir unsuru haline gelir. Onun bedeni, yaşamla siyasetin kesiştiği bir alandır. Bedeninin bütünlüğü, yaşam hakkının tanınıp tanınmayacağı, siyasi bir karar verme sürecini öngörür. Üretken bir bedenin, gerektiğinde posa gibi atılıp bir kenara koyabileceğine karar veren egemenlik türü, onu ölümle-öldürmeyle tehdit etmez. Sadece kapatır ve böylece dışarı koyarak terk eder. Ölümün nasıl ve hangi amaçlarla olacağını kontrol altında tutan egemenlik, sistemin işleyişi için bu kapatılmış alandaki ölümleri mazur görebilir. Çünkü, dışarıda bırakılarak unutulan ölümler, tam da içerinin gereksindiğidir; çünkü o ölümler buradaki hayatı var etmeye devam eder. Ölümleri herhangi bir kutsallık içermeyen sadece istatistiki veri olarak kayıtlara geçenler, bizim normal süreçlerimizi anlamlı kılarlar."

(Yazının tamamı için: tıklayınız)

"Güzel" stadyumlar yaparken güzel insanları kaybediyoruz. Tersanelerden "güzel" işler çıkarmaya çalışırken de öyle...Birini diğerine bu kadar kolay kurban etmeyi gönlüm kaldırmıyor...2008 yılında insanlığın stadyumdan daha çok insana ihtiyacı olduğunu düşünmekten alamıyorum kendimi...

Papaz'ın Çayırı iyiydi...ve çamura bulanmış diğer sahalar...

(Delinin biri, bu stadın yapım aşamasında gün gün fotoğraflarını çekmiş. Yukarıdakileri ondan aldım bende. Meraklısı tıklayabilir)

Yorumlar

Adsız dedi ki…
okumuş bir işçi soruyor

yedi kapili teb şehrini kuran kim?
kitaplar yalniz krallarin adini yazar.
yoksa kayalari taşiyan krallar mi?
bir de babil varmiş boyuna yikilan,
kim yapmiş babil’i her seferinde?
yapi işçileri hangi evinde oturmuşlar
altinlar içinde yüzen lima’nin?
ne oldular dersin duvarcilar çin seddi bitince?
yüce roma’da zafer aniti ne kadar çok?
kimlerdir acaba bu anitlari diken?
sezar kimleri yendi de kazandi bu zaferleri?
yok muydu saraylardan başka oturacak yer
dillere destan olmuş koca bizans’ta?
atlantis’de, o masallar diyarinda bile,
boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarisi,
bağirip imdat istedilerdi kölelerinden.
hindistan’i nasil aldiydi tüysüz iskender?
tek başina mi aldiydi orayi?
nasil yendiydi galyalilari sezar?
bir ahçi olsun yok muydu yaninda onun?
ispanyali filip ağladi derler
batinca tekmil filosu
ondan başkasi acaba ağlamadi mi?
yediyil savaşini ikinci frederik kazanmiş ha?
yok muydu ondan başka kazanan?

kitaplarin her sayfasinda bir zafer yazili.
ama pişiren kimler zafer aşini?
her adimda firt demiş firlamiş bir büyük adam.
ama ödeyen kimler harcanan paralari?

işte bir sürü olay sana.
ve bir sürü soru.

bertolt brecht

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sezon Değerlendirmesi-II

 Oyuncular üzerinden bu sezona bakacak olursak, öncelikle yaz transferlerinde ses getiren Balotelli ve Belhanda ikilisinden başlamak gerekli sanırım.  Balotelli bütün tacizlere, önyargılara ve maç içinde hakemlerin veya rakip oyuncuların kışkırtmalarına rağmen verimli bir sezon geçirdi. Son haftadaki patlamasıyla beraber hem takımı hem ligin en golcü oyuncularından oldu. 18 lig ve 1 kupa golüyle iyi bir performans sergiledi. Golleri dışında da atakları yönlendirmesi, şut tehdidi ve rakip savunmayı yıpratmasıyla iyi bir forvetin yapması gerekenleri büyük oranda yaptı. Ama Malatya maçında olduğu gibi çok pozisyon kaçırdığı maçlarda da canımızı sıktı.  Belhanda ile ilgili duygularımı önceki yazılarda belirtmiştim. En son GS maçındaki yaptıklarıyla iyice gözümüzden düştü. Transfer olduğunda 10 gole ulaşsa yeter diye düşünüyordum; çok uzak kaldı o beklentiden. Onun dışında maç içindeki pas tercihleri, istikrarsızlığı ile bu sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Benzer şekilde A

Adana Demirspor: 3 - Sivasspor: 0

Geçen sezonun tersine bu yıl süper bir başlangıç yaptık; üçer gollü, iki de iki. Geçen sezon Giresun'a karşı deplasmanda, Sivas'a da içeride can sıkıntısı yenilgiler almıştık. Onları da düşününce ayrı bir güzellik oldu... Böylece ilk kez Süper Lig'e iki galibiyetle başlamış olduk. Pazartesi maçlarıyla kesinleşecek olsa da yine ilk kez Süper Lig'te birinci sırayı gördük.  Takım cumartesi akşamı makine gibi çalıştı. Oyunu sürklase etti. Genelde sezon başı klişelerinden olan "henüz takım oturmadı/hazır değiliz" mazereti bu sene bize uğramamış oldu. Aynı teknik adam ve tamamen değişmemiş kadronun bunda payı büyük. Vargas'ın yokluğunda 11'e yerleşen Belhanda şansını iyi kullanıyor. Onyekuru-Akintola ile desteklenmiş hücum hattı iyi işliyor. Genelde maçlarda gol yeriz ama bu kez rakibe kaleyi kapattık, o açıdan da iyi bir performans oldu.  Geçen sezondaki çıtayı yukarı taşımak için mücadeleye devam!

Fenerbahçe: 4 - Adana Demirspor: 2

 Yine hakemin hatalı kararlarının damga vurduğu maçta sezonun ilk yenilgisini aldık. Aleyhimize verilen yanlış penaltı, lehimize önce verilip sonra yanlış ofsayt kararı ile verilmeyen penaltı, rakip oyuncuya gösterilmeyen kartlarla birlikte iyi oynadığımız maçtan puan alamadık. Deplasman takımı gibi oynayarak hızlı hücumlarla ilk yarıda farkı ikiye çıkaran rakibe karşı ev sahibi gibi oynadık; iyi top yaptık, ilk dakikalardaki baskıyı iyi kırdık. İlk yarıda bir gol bulabilsek skor farklı olabilirdi. Yine de 3-0'dan sonra oyundan kopmayıp skoru 3-2'ye getirmek başarıydı. Tek kaleye döndürdüğümüz maç son dakikalardaki kırmızı kart ve 4. golle tamamlandı. Fenerbahçe'nin bu sene iyi yaptığı kolay skor bulma işini, zaten aksayan defansımızla durdurmamız kolay olmadı. Ligin en iyi top oynayan takımını izlemek için tribüne koşan Fenerbahçeliler, müthiş bir deplasman tribünü görerek evlerine döndüler; hafta içi maçta taraftarımız gece 1'e kadar tribünde bekletildi. Hafta içi bir