Ana içeriğe atla

İşte Yine Gidiyoruz...

Deplasman şarkıları için bu defa ben devreye giriyorum. Bu senenin son gerçek deplasmanına gidiyoruz. Ankara Tayfası olarak bu sene son kez kendi aracımızla yolları tepeceğiz. Adana'dan Şimşekler yine gelecek, İstanbuldakiler hazırlıkları tamamladı, onlarla da birleşerek sesimiz daha gür çıkacak...

Futbola, Demirspora olan sevgisini yoğun bir romantizm ile yaşayan bu blogun diğer yazarları gibi benim neredeyse bir aydır -belki de fazla- dilimde aynı şarkı var. Sanki bir uğurlama, ya da tam tersi bir karşılama gibi. Ardımızda bıraktığımız, ya da yeni karşılaşacağımız şeyler gibi...

Şehri-i Stanbul, bizi koynuna alır mı? Bizler; terkeden, terkedilen, başıboş sokakları adımlayan, gündüzün ışığından gözleri kamaşan, bizler...

Yine, Yeni Türkü versin cevabı:

İşte yine gidiyorum...

"gözyaşlarım akıp boğmadan bu şehri
işte yine gidiyorum çınarlar
bir çifti bir şehre güzel demeye yeter
yine sana kalıyor, yine sana kalıyor

yanaklarında dört mevsim badem çiçekleri
başlasam sanki onlar da ağlayacak
binbeşyüz yıldır hâlâ çocuk kale burçları
yine sana kalıyor, yine sana kalıyor

okulunun duvarı sana kalıyor
oturup söyleşirsin çevreni mutlu edesin diye
ben hep yabancısı bu şehrin
sana doyasıya bakamadan gözlerim
işte yine gidiyorum

işte yine gidiyorum
binbir rüyanın oynaştığı çiniler
biri olsun gecelerimi paylaşmadan

gözyaşlarim akıp boğmadan bu şehri
iste yine gidiyorum çınarlar
bir çifti bir şehre güzel demeye yeter
yine sana kalıyor, yine sana kalıyor

yine bana sensizlik kalıyor

yine sana sessizlik kalıyor..."


Çocuk kalan kale burçlarına, okulların yalnız ve sarı duvarlarına kazınacak sözlerimiz, umutlarımız var. Başkalarının anlamayacağı, göremeyeceği bir sihir var ellerimizde. Yine yollardayız, yine...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...