Ana içeriğe atla

Dönerken... Bir Martı...

Hangi şarkı anlatabilir dönüşteki mutluluğumuzu, yeşeren ümitlerimizi, coşkunluğumuzu, çocukluğumuzu...

Bağıra, çağıra, o kadar çok şarkı söylendi ki... Hepsi birbirinden anlamlı, özenle seçilmiş gibi sanki. Ben dönüş yolundaki şarkımızı Pendik stadının üzerinde dolaşan ve bizi geçen yılki Sarıyer maçından beri takip eden güzel martıya hediye ediyorum. Ezginin Günlüğü diyor ki...

MARTI

Gece gündüz bana birdir ah güzelim
Çünkü gözlerim hep kördür
Kanatsız kuş olmak zordur ah güzelim
Denize varmayan ırmak

Gör beni, gör beni, gör, gel gözüm ol gör beni
Sar beni, sar beni, sar, gökyüzüm ol
Uç beni, uç beni, uç, yavru kuş ol uç beni
Geç beni, geç beni, geç, kanadım ol

Birak uyusun şu deniz kanatlarinin altinda
Gel gezmelere gidelim biz bulutlarin asfaltinda
Hiç yaşamamişiz gibi olacak sonunda
Ben kendi yoluma gidecegim, güneş kendi yoluna

Takıldım gittim peşinden ah güzelim
Bir gemiydi benim sevdiğim
Yelkeninde bir beyaz gül ah güzelim
Dumanında sevda sözleri

Gör beni, gör beni, gör, gel gözüm ol gör beni
Sar beni, sar beni, sar, gökyüzüm ol
Uç beni, uç beni, uç, yavru kuş ol uç beni
Geç beni, geç beni, geç, kanadım ol...

Bırak uyusun şu deniz kanatlarının altında
Gel gezmelere gidelim biz bulutların asfaltında
Hiç yaşamamışız gibi olacak sonunda
Ben kendi yoluma gidecegim, güneş kendi yoluna...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yöntem takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...