Ana içeriğe atla

K.D.Ç.Karabükspor - Adana Demirspor : 1-0 (09.03.2008)

İyi oynamadık. Ortaya koyduğumuz futbola bakılınca, sonuç normal görünüyor. Gerçi direkten dönen bir topumuz girse başka olabilirdi, hoş Karabük'e de direk izin vermedi bir sefer. Şu saatten sonra klişeye sığınmaktan başka çare yok : "Önümüzdeki maçlara bakacağız". İki maç içerideyiz, içeride 3 puan haricinde sonuç almamamız lazım.

Maça Ankara'dan gittik, GOP maçına da gitmiştik. Deplasmana gelen taraftara küfretme alışkanlığı nereden geliyor bilmiyorum. Adam beni hayatında ilk defa görmüş başlıyor sövmeye. Bu konuda Karabük taraftarı maalesef kendini aştı. 90 dakikayı aşkın bir süre boyunca küfür ettiler. Biz küfretmeme kararımızı devam ettirdik, tepki vermedik hiç alkışlamak dışında.

Düşünün, takımları bizim maçımız öncesinde lider. 1-0 öne geçiyorlar. Güzel bir Pazar günü, güneşli. Çoluk çocuk Karabüklüler gelmişler tribüne. Tribünlerden yükselen yalnızca küfür ve "Mersin İdman Yurdu" tezahüratları, bize doğru atılan "Kahrolsun PKK" sloganları, kendi içlerinde yumruk yumruğa kavga eden Karabüklüler...Futbola, taraftarlığa, misafirperverliğe, şehir kültürüne, hadi hepsini geçtim güneşli bir Pazar gününe verebildikleri tepki bu oldu.

Maç çıkışında polis bizi deplasman tribününde bekletirken, maratondan babasının elinden tutmuş çıkmaya çalışan küçük bir kız çocuğu gördüm. Böyle bir günü hiç yaşamamış olmasını dilerdim.

Bir gün öncesi Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ydü. Ben bir Demirsporlu olarak Karabük'ün bu galibiyetini bir tek o küçük kıza armağan ediyorum.

Evde, sokakta, stadda, hayatta eşit olduğumuz günleri görmesi dileğiyle...

(Fotoğraf www.nasiriphotos.com 'dan. Keşke Karabük'lü o kızı çekebilseydik. Yenilginin hüznüyle hiç gelmedi aklıma...)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Başkan Krizi

 Sahadaki kriz en tepeye de yansıdı; Murat Sancak dün akşam başkanlığı Metin Korkmaz'a devrettiğini açıkladı. Gelişmeleri görebilmek adına biraz beklemek gerekli ama şu anda birkaç neden ve ihtimal var gibi görünüyor: Birincisi, "tamam vazgeçtim" deyip geri dönmesi; daha önce yapmıştı. İkincisi, "TFF'de FETÖcüler var" yönlü açıklamaları ve hakem camiasına eleştirilerinden dolayı çeşitli hukuki ve mali sıkıştırmalara maruz kalması. O yüzden biraz geri plana çekilmek istemiş olabilir. Metin Korkmaz eliyle yönetime devam eder. Üçüncüsü, parasının bitmiş olması ve Adana Demirspor'dan tamamen uzaklaşması. Başkan'ın en büyük sorunlarından biri iletişim stratejisinin düzgün olmaması. Attığı twitler ve açıklamalar fazla öfkeli. Çoğu zaman kötü Türkçe ile karman çorman açıklamalar yapıyor. Twitter (X) infosundaki yazılar/iddialar bile kötü yazılmış. En basitinden, Adanademirspor değil, Adana Demirspor yazması gerekli. Kulübün sosyal medya hesapları iyi yöneti...