Ana içeriğe atla

Bucaspor'a Dair

Bucaspor'un en çok armasını seviyorum. O salkım bana buralardan, bizim topraklardan bir hissi çağrıştırıyor; bizim üzüm bağlarını andırıyor.

KSK-Göztepe savaşının dışında, biraz daha dağlara doğru, yukarılarda, Körfez'i tepeden gören bir yerden Buca halkı İzmir'in kısmen farklı bir kesimidir. İzmir'in dağlarında çiçek açan yanıdır; Anadolulu yanıdır...

Bucaspor'un, bizim de birkaç kez -sanırım iki!- ziyaret edip deplasman tribününde boy gösterdiğimiz, tek tarafı tribün diğer tarafı duvar bir stadı vardı; orası da bir semt stadı olarak gayet sempatikti. Hatta birinde, rahmetli Bekir Çınar da o tribündeydi bizimle beraber.



Bucaspor deyince akla altyapı geliyor tabii ki. ( http://www.bucasporaltyapi.org ) Bizim yapamadığımız ne varsa onlar hepsini yaptılar altyapıya dair! Gerçi geçtiğimiz sene Altınordu'ya kaptırdılar bu çalışmanın bir kısmını ( 81 futbolcu geçmiş! http://www.ajansspor.com/futbol/tff1lig/h/20121114/bucaspor_altyapisindan_altinorduya_gectiler.html )

Yine geçtiğimiz yıl, Süper lig'e çıkınca o altyapıyı kullanmamalarının cezasını çektiler. Bülent Uygun'un kazığını yiyip onca transferle ligin dibine çöktükten sonra tekrar eski teknik direktörüne dönüp biraz çırpındılar ancak tutunamadılar. Yine de KSK, Göztepe ve Altay'ın yokluğunda İzmir futbolunu en üst seviyede temsil ettiler.

2008'teki Adana'da oynanan maçta, -biraz da bir önceki sene bize turuncu-beyaz formayla rol yapan- Yılmaz Özlem'in kışkırtmasıyla tribünde olaylar çıkmıştı da yine koltuklar sahaya atılmıştı; tribünün herkese ve herşeye tepkisi olarak! ( http://www.adanademirspor.net/2008/11/koltuk.html )

Ligin ilk yarısında 5 maçlık galibiyet serimize son vermişlerdi 1-0'lık skorla. Lawal'la ilk mağlubiyetimizi tattırmışlardı.

Bucaspor'la 2005'ten önce hiç oynamamışız. Bugüne kadar oynadığımız 7 resmi maçta, 3 galibiyetimiz 3 mağlubiyetimiz var, 1 maç da berabere bitmiş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...