Ana içeriğe atla

İlk Galibiyet

 Dün akşam ilgin bir şey oldu ve galip geldik. İstanbul'un 3 büyütülmüşlerinden birine karşı olması özel bir önem kazandırdı. Diğer büyütülmüş İstanbullular arasında bu sene biraz geri planda kalsa da Beşiktaş'a karşı alınan galibiyet her zaman değerlidir. Gerçi geçen sene de içeride kazanıp dışarıda berabere kalmıştık. (4-2/0-0). Son iyi günlerimiz ile kötü günlerimizin başlarına denk gelmişti o maçlar; bu sefer de kötü günlerin sonu olsun.

Tabii uzun süre sonra galibiyet, Beşiktaş'a karşı olması tribünü, sosyal medyayı ayağa kaldırdı; beklemiş, birikmiş bir sevinç arayışı var. Ama ikinci yarıda rakibin kaçırdığı pozisyonlar skoru farklı yapabilirdi. Yine hiçbir yan topa kafa vuramadık, her korner net pozisyona dönüştü. Bu senenin tek kazanımı kaleci Deniz, çok iyiydi. Onun sayesinde ayakta kaldık. Bu sene sahada gezinen Yusuf Sarı, İstanbullu görünce coştu; sever böyle hedef maçları. Onun ekstra oyunu da skoru bize getirdi.

İlk yarı iyiydik; genelde maçlara iyi başlıyoruz zaten ama skoru alamıyoruz. Alsak da ikinci yarı düşen oyunla tutamıyoruz. Arka arkaya gelen goller bizim direncimizi artırırken rakibi oyundan düşürdü. Belki küçümsediler, bir şekilde kazanırız dediler. Ama onların kötü günü ile bizim iyi günümüz kesişince ilk galibiyet geldi.

Geçen sezonun ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında dağlar kadar fark oldu. Bu sene neden olmasın. Murat Sancak az biraz para ödese şu takıma, biraz hava kazandırsa, topçuların da kımıldamaya mecali olur. 

Top sahada değil, Sancak'ın kibirli ayaklarında şu an.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...