Ana içeriğe atla

Adana Demirspor: 1 - Giresunspor: 0

Gün içinde Metin Gören ağabeyimizin vefat haberini üzüntüyle öğrendik. Kendisi Adana Futbolu kitabımızın yazarlarındandı ve Ankara'da çeşitli kereler buluşup görüşme fırsatımız olmuştu. Allah rahmet eylesin, başımız sağ olsun...

Geçen haftalarda bir şekilde gol atabildiğimizden ve hücum gücüyle ayakta kaldığımızdan bahsetmiştim; ancak üç haftadır tersine döndü bu özellik. Bulduğumuz net pozisyonları gole çeviremedikçe oyundan düşüyoruz. Hem geçen hafta Trabzon deplasmanında hem bu hafta ilk pozisyonları bulsak da skor üretemedik. Kaleyi bulan ilk net pozisyonumuz gol olsa belki daha farklı maçlar olacaktı. 

Bugün maçı son dakikada kazandık ama geleceğe dair umutlu bir oyun oynamadık. Kasımpaşa maçı gibi bir oyun oldu. İki tarafın da pozisyonları vardı; çok yüksek tempo olmadı. İlk yarıda Metehan'ın ve Svenson'un şutlarında rakip kaleci etkiliydi. Sonrasında devre sonunda doğru oyundan düştük; rakibin net pozisyonları oldu. Maç sonuna doğru yine oyundan düşmüş ve iki taraf da beraberliğe razı gibi görünürken Stambouli'nin, açıkçası, beklenmeyen golü ile 3 puana ulaştık. Sanırım kaleci top içeri çevirir diye beklerken bir anda yakın köşedeki boşluğu görmesi, Stambouli'nin kalitesine yakıştı. Bu tip dokunuşlarını daha çok görmek isteriz.

Bu maç ilk 11'de başlayan Metehan bu senenin hayalkırıklığı yaratan oyuncusu. Rakipler hücum varyasyonlarınızı çözdü ve gerekli önemleri alıyor. O yüzden onun gibi yeni ve farklı katkıları takım daha çok istiyor. Oyun standardımız oturdu. Bunu daha iyiye taşımak için yeni müdahaleler gerekli. Hoca geldiği ilk haftalarda yaptığı değişikliklerle takımın temposunu yukarı taşıyarak maç sonlarında ayakta kalmamızı sağıyordu. Bu maçta da görüldüğü üzere değişiklikler artık kayda değer bir etki yaratmıyor. Açık bir kondisyon kaybımız var gibi... Yine de son dakikada kazanılan 3 puan bu haftayı mutlu geçirmemizi sağlayacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...