Ana içeriğe atla

"Basit Goller Yedik"

Bir önceki ara değerlendirme yazısını gol yeme sorunuyla kapatmıştım ki bu hafta kendi sahamızda, lige kötü başlayan Malatyaspor'a 2-0 yenilerek durumu tescil etmiş olduk. Milli maç arası dönüşleri bize yaramıyor. Aslında takım yine canlı bir görüntü verse de kolay gol yememiz dengemizi bozuyor. O malum lafı hatırlamak gerekirse, "basit goller yedik." Buna acilen çözüm üretmeliyiz. Bu basit oyunun zor işlerinden biri bu tabii. 

14 golle, Rize ve Malatya'dan sonra en çok gol yiyen takım grubundayız. Özellikle bu haftaki gollerde kaleci ve savunmacı hataları çok belirgin. Savunma oyuncularımız sezon başına göre büyük oranda değişti; kalecimiz de öyle... Orta saha savunmasını toparlamak burada yeni bir yol olabilirdi. Tersine bu hafta orta sahada savunma yapmayan Belhanda takıma eklenince milli maç arası öncesi yakaladığımız ivmeyi kaybettik.

Hücum etme anları savunmanın en zayıf olduğu anlardır. Atak başladığımız iç saha maçlarında baskı kurduğumuz anlarda sonuca gitmek gerekiyor. Tüm maçlarda net pozisyonlar buluyoruz. Ama eğer ilk golü bulamazsak, maçı çevirme ihtimalimiz düşüyor. Kayseri ve Beşiktaş maçları dışında puan aldığımız ve kazandığımız maçlarda ilk golü atan taraftık. Golü erken bulamadığımız anlarda, savunma güvenliğinin zayıflaması daha da olası hale geliyor. Bunun üzerine hafta içi çalışmalar yapılmalı.

"Göze hoş gelen futbol" saplantısı, sempati toplasa da puan toplamıyor ne yazık ki. Yakın zamanda, alan daraltıp, "topu rakibe verip" sonuca giden taktiklerin daha başarılı olduğu görülüyor. Ben bu geriden oyun kurma takıntısının da bir an önce aşılmasını umuyorum. Her takım aynı şeyi yapmak zorunda değil. En nihayetinde elindeki kadroya ve rakibin durumuna göre bir oyun planı çizmek gerekli.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...