Ana içeriğe atla

Belediye ve Yönetim

İki sezon üst üste aynı teknik direktörle, aynı yönetimle yola devam etmeye alışık olmadığımız için (hatta bunlarla 1 yılı tamamlamak bile başarı gibi geliyor!) yaşanan gelişmeler bizleri şaşırtmıyor ama üzüyor tabii ki. Ünal Karaman ayrıldı; bence  kimi maçlarda yaptığı hatalara rağmen elindeki kadroyla başarılı olmuştur; eski yönetimin tercihiydi en nihayetinde, yönetim devam etmeyeceği belli olunca onunla da yollar ayrıldı.

Yeni yönetim, yine belediye eksenli olacak gibi görünüyor. Belediyenin desteklediği bir yönetimle belediyenin kurduğu ya da doğrudan kontrol ettiği bir yönetim arasında fark var. Halkın seçtiği yöneticilerin, halkın takımına ilgi göstermesi anlaşılabilir bir durum; biz patronların, şirketlerin takımı değiliz. Vatandaşın temas edebildiği, hesap sorabildiği yerlerdir belediyeler. Ama yıllar gösterdi ki belediyelerin kontrolündeki yönetimler, hesap vermeden çekip gidiyor. Asıl sorun alternatifin olmaması, belediyeden bağımsız bir listenin kurulamaması. Bu Adana'nın sorunu.

Yeni Aytaç Durak'lar yaratılmasın, çünkü yeniden Duraklama dönemlerine girmek istemiyoruz. Bu sezon yakaladığımız ivmeyi yukarı taşımak gerekli. Her zaman söylediğimiz gibi geçmişin hatalarından ders almak lazım. Bugün, eski yöneticilerin isimleri yeniden zikredilince, örneğin Gökoğlu gibi, taraftarın tüyleri diken diken oluyorsa, aman uzak dursun deniyorsa nedeni budur: Geçmişin yeterli bir muhasebesinin yapılmaması ve o hataların yeniden tekrarlanacağı korkusu.

Bugün de, isimlerden bağımsız olarak belediye eksenli bir yönetim ufukta belirdiyse, önceki dönemlerin hatalarını tekrarlamamak, oluşacak yönetimden ilk beklentimiz. O yüzden nelerin yanlış yapıldığını, nelerin hata olduğunu ortaya dökmek önemli. Onlardan başlıcası, futboldan uzak isimlerin, sadece para veriyorum diye kulübü doğrudan yönetmesi. İkincisi yönetim kurulu üyelerinin sadece listedeki isimden ibaret kalması ve hiç bir iş yapmaması. Kaynak üreten, profesyonel davranışlarda bulunan, sorun çözen yönetim kurulu üyeleri olmalı. Adı üstünde, yönetim bir ekiple kurulla yapılan iş. Tek bir kişiye bu sorumluluğu devretmemek gerekiyor. Yani, sahada olduğu gibi, yönetim işinde de takım olmak önemli. Bir kişinin üstün başarısına ya da kişisel meziyetlerine bağlı kalırsak, aynı sorunları yeniden yaşarız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...