Ana içeriğe atla

"Yılmayın, Yıkılmayın"

Derbi öncesi yorumlarını ileten Şimşekler Grubu'ndan Bilal Nur (@BilalNur_) maçtan sonra da izlenimlerini paylaşıyor, teşekkürlerimizi sunarak paylaşıyoruz. 

"Maç öncesi 2008'de 1-0 mağlup olduğumuz hava vardı. Tedirgindim fakat stada girince birden her şey değişti. Atmosfer ve koreografi harikaydı. Takımın sahaya Dünya Kadınlar Günü ve Yaşar Kemal pankartlarıyla çıkmaları ayrı bir hava kattı. Fakat pankartlar neden mavi lacivert değildi? Gözden kaçmış olabilir, olsun. Maça gelecek olursak ilk yarı biraz durgun başladık kanatları kullanmakta biraz zorluk çektik. İlk yarı sonlarına doğru çalınan penaltı pozisyonu bana göre doğru karardı. 

Defansta Hakan ve Abdulkerim çok iyi bir ikili oldular. Umut kendine çok güveniyor ve bu özgüven bazen olumsuz sonuçlar doğurabiliyor ki maç içerisinde çok top kaybı yaptı. Beykanı'ı diğer maçlarla karşılaştırırsak daha istekli gördüm.Özgürcan her zaman ki gibi çok mücadele etti. Defansa gelip top çıkarması ilerde basması...Nazar değdirmeden umarım böyle devam eder. Oğuzdan değişikliğinde biraz geç kaldık sanırım. İkinci yarı ya moralli girdik saha ve skor avantajını kullanarak oyunu tamamiyle karşı tarafa yıktık. 

Maç bitiminde futbolcuların Şimşekler Grubu'nun olduğu tribüne gelip ADS tezahüratını istemeleri açıkçası beni çok şaşırttı. Ayrıca; Fatih Şen'in üçlüsü uzun yıllar hafızamızdan silinmicek gibi. Çok efsane oldu. Emniyetin iki takım taraftarlarını aynı anda dışarı çıkarması umarım bir sorun yaratmamıştır. Sağ duyu çağrılarını hafta içinde her iki tarafta samimi bir şekilde dile getirdi ki böyle olması gerekiyor. Maç öncesinde İnanırsak başarırız demiştim ve öylede oldu artık önümüzde zorlu karşılaşmalar var. Haftaya Antalya'yı yenersek şampiyonluk şarkılarını söylemeye başlayabiliriz ... Yılmayın, yıkılmayın!"

Yorumlar

Unknown dedi ki…
futbolculardaki inanmışlık açık bir şekilde belli oluyor maç sonu sevinclerinde bunu görmek mumkun

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...