Ana içeriğe atla

Yiğitcansız Savunma

Yiğitcan'ın sakatlığı savunmada önemli derecede sıkıntı yarattı. Sakatlığı nedir, resmi bir açıklama yok; bu kadar vahim bir durum nasıl oluştu; ona dair de açıklama yok. Arada bir kendi twitter hesabından "bu hafta da yokum" şeklinde açıklamalar geliyor. Kulübün bu konuda bilgilendirme yapması lazım; kaptanımızdı en nihayetinde.

Yiğitcansız 7 haftada 9 gol yedik. Gol ortalamamız bu sürede 1,28 oldu. (sayılarla konuşmayı sevmem ama net bir değişiklik var ortada). İlk yarının bu 7 haftasında ise 7 gol yemiştik; gol ortalaması 1. Toplamda Yiğitcan'ın forma giydiği 17 maçta ise 15 gol yedik; ortalama 0,88.

Dolasıyla Yiğitcansız daha çok gol yiyoruz. Onun yokluğunda Abdülkerim'e çok iş düştü; savunmanın en gediklisi olarak. Ama o da bizi hayalkırıklığına sürüklüyor her hafta. Bu hafta Antalya karşısında hem golü yedirdi, hem net pozisyonu değerlendirip hatasını affettiremedi, hem de kırmızı kartın eşiğinden döndü. Devre başından bu yana yediğimiz gol pozisyonlarının içinde hep o var. Abdülkerim'in acilen toparlanması savunma adına elzem. Tabii o da Yiğitcan'la oynamaya alışmışken şimdi Şaban ve Hakan gibi ikinci devre takıma kadroya adapte olan isimlerle birlikte.

Tabii savunma sadece ceza sahasının içinde ve çevresinde yapılmaz. Orta sahadan itibaren savunma eksikliğimiz var. O hattı tek başına Attamah topluyor. Umut'un kendini hala Florya'da antreman yapıyor sanması belimizi çok büküyor. Burada yer yer Mesut ve Cumali de oynadı. Cumali'nin tatlısert'i aşan sertliği ve savrukluğu; Mesut'un düzeltmediği pas hatalarıyla onlardan da beklenen performans gelmedi.

Bundan sonraki haftalarda kapanan ve kontra ataklarla gol arayan takımlarla daha çok karşılaşacağız. Artık gücümüz ve konumumuz belli; rakipler de bize karşı daha özel hazırlanıyor. Bir şekilde her maçta gol bulsak da (pozisyon sayısı-skor üretme oranımız orada da düştü) daha az gol yiyerek kazanmak şart.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...