Ana içeriğe atla

Umut ve Oğuzhan

Kayseri maçının 3-0'dan 3-3'e gelmesiyle yaşadığımız mutluluk, takımda kötü giden noktaları görmemizi engellememeli. İkinci yarının başından beri Oğuzhan'ın savrukluğu ve yeni transfer Umut'un umursamazlığı canımızı sıkıyor. Bu iki oyuncu da "haftanın yoranı" oldu.

Oğuzhan topla oynamayı seviyor; kumaşı da iyi, bunu daha önce gösterdi, top ayağına da yakışıyor, eyvallah. Takımı ileri taşımak ve dinamizm kazandırmak noktasında katkısı önemli. Ancak güzel hareketlerini son paslarla buluşturamadığı ölçüde bizi kontratak yemekle karşı karşıya bırakıyor. Topu hücum noktalarına taşıdığımız ölçüde bitirici adamlarımızın çalıştığını görüyoruz. Ancak o noktaya gelmeden kaptırılan her top da özellikle Yiğitcan'ın olmayışı ve orta sahadaki eksiklikler nedeniyle tehlikenin doğmasına neden oluyor.

Umut ise ilk yarıdaki Alaattin hayalkırıklığına benziyor. Beklediğimiz performansı bir türlü gösteremedi. Hadi futbolunu geçtim, saha içindeki hali tavrı, umursamazlığı, halı sahada oynuyor rahatlığı bizi delirtiyor. Kaybettiği topların peşinden koşmayışı bunun en iyi göstergesi. Umut, kendini Galatasaray'ın topçusu olarak görüyor görebilir ama oraya da Buca'dan gittiğini hatırlatmak gerekli. Bu lig eli belde durarak oynanacak bir lig değil, hele ki şampiyonluk potasındayken hiç... Florya'da antreman sahasından çıkamadığı 1 yıl ona hiç yaramamış; acilen Buca'daki günlerine dönmesi gerekiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...