Ana içeriğe atla

Durum Değerlendirmesi

Yine sancı çekerek bir sezonun daha sonuna geldik. Bu sezonda alışılageldik hatalarımızı yine tekrar ettik. Ne yaparsak yapalım, ne yazarsak yazalım bir değişiklik olmayacağını bile bile her sezon sonu olduğu gibi aklımız yettiğince fikirlerimizi paylaşalım.

Sezon boyunca yaptığımız 36 maçta 43 puan alabildik. Bu puanların 11'ini Ercan Hoca ile çıktığımız 9 maçta kazandık. Ercan Hoca'nın gönlümüzdeki yeri ayrı ancak objektif olarak bir değerlendirme yapıldığında son 9 hafta dahil tüm sezon boyunca başarısız olduğumuz aşikar. Zaman kaybetmeden Ercan Hoca'dan geçen sezon dair sıkıntıların neler olduğu, bu sorunların nasıl çözülebileceği ve maliyetinin ne kadar olacağı hakkında bir rapor istenilmesi gerek.

Bu raporun Hoca'nın kendi kurmadığı, play-off şansı varken 3-4 maçta alınan sonuçlar ile düşme potasında kendisini bulan bir takıma geldiğinin göz önüne alınarak değerlendirilmesi ve en kısa sürede gelecek sezonda görev yapacak teknik heyetin belirlenmesi yapılacak ilk iş olmalı. Geçen sezon yapıldığı gibi gelirden fazla gider yaparak istediğim oyuncuyu alır, şampiyon olurum, olamazsam batarım mantığıyla değil. "Gelirime uygun oyuncu alır, takım yaratıp şampiyon olurum" mantığıyla hareket edilmeli. Super Lig'den maliyetli oyuncular almak yerine, PTT 1. Lig'in futbol yapısında uygun, bu ligde oynayan oyunculardan transfer yapılarak takım oluşturulmalı.Sezon bütçesinin ihtimaller üzerine değil, kesin gelirler üzerinden belirlenmesi ve sezon genelinde yapılacak ödemelerde sıkıntı oluşmaması sağlanmalı.

Taraftarın, geçen iki sezonda aldığımız para cezaları ile saha kapatma cezalarını göz önüne alarak takıma verdiği zararın farkına varmalı, kendi içerisinde otokontrolü sağlayarak takımı maddi ve manevi olarak yalnız bırakmamalı. Sezon başlamadan belirlenecek ve sezon genelinde riayet edilecek bir program ile başarının gelmesi zor değil. Balıkesir, Ordu, Samsun bu sene az maliyetler ile başarılı oldular. Önümüzdeki bir aylık sürede gelecek sezonun fikri yapısı belirecektir. Ya kulağa hoş gelen, maliyeti yüksek adamları toplar, batarız. Ya da ismini bildiğimiz bu ligin özverili adamları alır şampiyonluğa aday oluruz.

Yorumlar

coulibaly dedi ki…
Mücadele gücünün yüksek olduğu bu ligde, geride kalan iki senede gördük ki nasıl bir kadro oluşturursak play off oynar zirveyi zorlarız ya da küme düşmemeye oynarız. Sadece bu ligin değil bence bir alt liginde kaliteli oyuncuları için girişimde bulunabiliriz. Mesela Altınordu'nun forveti Gökhan Karadeniz bunlardan biri olabilir. Transfer edilecek futbolcular kadar, altyapıdan kazanacağımız oyuncularda önemli. Şener, Yiğitcan, Mehmet Eren, Juninho, geçen seneki gibi olacaksa Erçağ, mücadelesinden dolayı belki Ferhat 'tan başka bence kalması gereken futbolcu yok. Ciddi anlamda bir revizyon ihtiyacı var. Bunu Emre Selen gibi hem altyapı hem de bu lige göre futbolcularla harmanlarsak seneye keyifli bir sezon geçirebiliriz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.