Ana içeriğe atla

3x8=10

24  maç sonrası 8'er galibiyet-mağlubiyet-beraberlik ile playoff ve düşme potasına 10'ar puan mesafedeyiz. Bu dengenin lehimize bozulması için arka arkaya galibiyetler gerekli. Bunun için de  öncelikle Mustafa Uğur'un hatalarından ders çıkarması ve gol yollarımızın buraz etkili olması gerekli. Çünkü defans hattı için birşey diyemiyorum. Belki Özgür'ün yapacağı birkaç düzgün orta işimize yarayabilir. Hani Buca maçında bizi çıldırtan ortalara benzemeyen cinsten...

Yorumlar

coulibaly dedi ki…
Mustafa Uğur'un takımın başında aldığı galibiyetler; Maraş,Linyit,Denizli,Bolu,Antep,1461 Trabzon.
Mağlubiyetler; İBB, Fethiye, Balıkesir, Buca
Beraberlikler; Manisa, Samsun.
Futbolu hiç bilmeyip sadece istatistiklere bile baksak diyor ki; Mustafa Uğur elindeki kadro kalitesinin avantajı + 15.000 taraftar desteği ile küme düşme potasındaki zayıf takımları yener, yaparsa seri ancak böyle olur(fikstür şansı). Orta sıra ve üst sıralardaki takımlardan en fazla beraberlik alabilir. Şu takımın ofansif kalitesi zaten düşmeye oynamaz, playoff'u zorlar düzeyde. Defansif kalitesi düşük. Bunu dengeleyip, takımı iyi oynatabilecek taktiksel kaliteyi teknik direktör sağlayabilirdi. Bizim şansızlığımız, tribünden herhangi bir taraftarın görebildiği hamleleri bile, bu seneki teknik adamlar göremeyecek düzeydeydi. Kadro kalitesi açısından, bizden belki aynı hatta daha zayıf olan Orduspor, Manisaspor, Balıkesir kadar ne istikrarlı ne de başarılı olabildik. Başka takımlar 2-0, hatta 3-0 yenik durumdayken maçlar çevirdi. Biz 3-1 öndeyiz ama maç böyle bitmez ya da 4'ü hatta 5'i atalım belki o zaman rahat rahat ADS yapalım, gol yemeyelim paranoyasındayız. Takımın görüntüsü de ne akarız ne kokarız durumunda. Samsunspor maçından sonra bence gelecek senenin planlarını yapabiliriz demiştim. Mustafa Hoca beni hiç yanıltmadı, aynı fikirdeyim. Bana göre bu sezon için tek maçımız kaldı o da malum takımla. Seneye hedef maçları kazanabilecek, kendisine inananabileceğimiz, kadroda adalet sağlacak teknik adam şart.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...