Ana içeriğe atla

Bir deplasman hatırası...

Tayfamızın duygu adamlarından Oğuzhan Ankaraspor maçına ilişkin hislerini dökmüş satırlara. Özünde demiş ki; Demirspor taraftarı tribünde yenilmez. Doğru söylüyor. Üstelik tribün performansımızın yüksek olmadığı bunun gibi maçlarda dahi.
 
"Gerçi tayfamıza pek deplasman sayılmasa da anılarımız arasında deplasman başlığı altında yerini aldı o günün o saatleri.
 
O gün hep beraber malum büfenin (bu tabiri çok seviyorum) orada toplandığımızda futbol adına Demirspor adına bir şeyler yapma telaşındaydık. Ama maalesef o günün devamında ne istediğimiz futbol ne de görmeyi hak ettiğimiz Demirspor vardı sahada. Özellikle sahada diyorum çünkü tribünün bize ayrılan kısmına sığmayan maviliklere inanmış Mavi Yürekliler; Demirspor adına, futbol adına her zamanki gibi mükemmel bir mücadele örneği sergilediler. Aralarında olmaktan gurur duydum. Ne var ki bu mücadelenin bir nebzesini bile olsa Mavi-Lacivert formanın emanetçileri gösteremedi. Çok kırıldık, çok incindik ama küsmedik asla onlara. Hatta Asi ve Mavi’yi daha çok bir araya getirdik. Haykırdık DEMİRSPOR diye, MAVİ diye, ŞİMŞEK diye. Ve bir kez daha anladık; Adana Demirspor tribünde asla yenilmez…
 
Ben o günü hep güzel hatırlayacağım. Hatta o gün omuz omuza verdiğim,birlikte haykırdığım, o günün misafiri artık içimizden biri olan; yıllardır üzerime giydiğim özel zamanlar hariç, odamın duvarından indirmediğim ilk Demirspor formamı hayatı boyunca şerefle taşıyacağından şüphe duymadığım zaten kardeşim ama artık bir de renktaşım olan bir insan daha var hayatımda.
 
Bu hafta kritik bir hafta bizim için. Bu yıl 5 Ocak’ta kendi seyircimizle buluşulan ilk maç olacağı için bu haftadan umutluyum. Umarım futbolcularımız titreyip neyin ne olduğunun farkına varırlar.
 
Sadece güzel günlerde sevince meşk, her daim sevinde Adana Demirspor olur. Var ol Adana Demir.Var ol Mavi Şimşekler…
 
Saygılarımla…"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...