Alışılagelmiş kongre süreçlerinden birisini daha yaşıyoruz. Demirsporun matematiği hiç değişmiyor.Mustafa Tuncel adaysa başkan oluyor. Öyle bir hiyerarşi var ki söylenilenlere göre geçen sene memleketin ileri gelenlerinin inadını kıramadığı Gökoğlu bile sorgusuz sualsiz ikinci adamlığı kabul ediyor. Diğer isimler ise kemikleşmiş 15-20 kişilik yönetici torbasından seçilecek 8-9 kişiden oluşuyor.
İşin taraftar kısmına bakarsak kongre sürecinde bizde aynıyız. Her seçin öncesi yazıyoruz. Artık kalıplaşmış yorumlar var. Bir kongre jargonu bile edindik diyebilirim. Yıllardır aynı yolu deniyoruz ama bir sonuç alamıyoruz. Tek liste ile gidilecek seçimde sonuç belli gelecek isimlerde. Bana kalırsa alternatif yaratıp gelecek isimleri değiştiremiyorsak sezon öncesinde ve sezon boyunca gelecek yönetimin aldığı kararlarda fikrimizi nasıl beyan edebiliriz. Onların kafasında taraftar bu duruma ne der fikrini nasıl canlı tutabiliriz bunun yollarına bakmak lazım.
Bunun için daha ilk günden itibaren işin takipçisi olduğumuzu göstermemiz gerekiyor. Bu takibi yapılan işleri küçümseyerek, ön yargılı davranarak , hakaret ederek, bunlar yaptı yanlıştır diyerek değil. İyi işlerde hakkını vererek kötü işlerde akılcı yorumlar ve yazılar ile baskı oluşturarak yapmamız önemli. Alternatifi yine aynı isimlerden oluşacak bir yönetim ile yola çıkıyoruz.Gelecek isimler değişse de fikirler aynı olacak. Olayları biraz akışına bırakarak yapılan işleri objektif olarak değerlendirerek adım adım ilerlemeliyiz. Eğer bir yanlış görürsek tepkimizi her ortamda sonuna kadar verelim. Ama ilk günden çatışma üzerine kurulan bir taraftar-yönetim ilişkisi Demirspor'a yarar sağlamayacaktır. Siyaset yapmayalım diplomasi ile ne kadar etki edebilirsek sürecin içinde olalım.
Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...
Yorumlar