Ana içeriğe atla

Sarıyer Hatıraları

Sarıyer'e en son 2007 Mayıs'ında gitmiştik. Trenle yola çıkmıştık. İstanbul'daki arkadaşlarla buluşup, bir minibüse doluşup erkenden stada yol almıştık.



Play-off'un son haftasında, ilk iki iddiamız hala devam ediyordu. Uzay kadromuzun, bizi peşinden koşturduğu dönemlerdi. O kadro nasıl açık ara şampiyon olmaz anlamıyorduk. (Sonradan anladık). Bolu ve Kartal önümüzdeydi son maçlar öncesi. Kartal'la aynı puandydık, kendi sahamızda kaybedip avantajı rakibe vermiştik. Kazanmamız yetmiyordu; 2-1 kazandık ama yetmedi. O gün o sıcakta, Yusuf Ziya Öniş'te çok iyi bir kalabalık vardı bizim adımıza. Protokolün karşı tribünü (maraton?) tamamen doluydu.



Sonrasında Bursa macerası başlayacaktı, Giresun faciasıyla biten...

Yusuf Ziya Öniş de radyodan maç dinleyen, Spor Stüdyosu'ndan görüntüleri izleyen bir kuşağın sevdiği, sempatik statlardan biridir. Çelebiçli, Müllerli, Sercanlı, Feridunlu Sarıyer de öyle. 1940'lı olmaları ayrı bir güzelliktir.

Bolu-Kartal yukarıda, biz de aynı yerimizde kaldık. Daha pekçokları yukarı çıktı. Kimisi de dibe düştü. Sarıyer, boğaz ve martılar bizi eski günlere götürecek. Zaten eski günlerin hayaliyle yaşarken, bizim için romantik bir deplasman olacak. "Yaşatın maziyi, o eski günleri" diye haykırdıklarımız ondu, yirmiydi, 40-50 oldu. Kaç futbolcu geldi geçti o arada, bilemiyorum. Kaç kere aldatıldık.

Bu kez yine şampiyonluk yolunda, yine başkalarının arkasındayız. Sarıyer maçı bu kez iyi başlangıçların deplasmanı olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Ben Bunu Hak Ettim...

Bugüne kadar yazdığım en zor yazılardan biri bu.  Yanımda küçücük iki çocuk vardı maçta, sevdim onları öptüm. Hatta babası yorulmuştu da aldım onu omzuma maçı bir süre birlikte izledik. O esnada çocuğun nasıl heyecanlandığını gördüm. Bacakları kasılıyordu, boynumun sıkıştığını hissettim. Sonra bağırdı ve akabinde ellerini vücudunu titreme alacak kadar sıktı. Bu çocuk sanırım 4,5-5 yaşlarındaydı. Tam benim kızımın yaşlarında. İşte o anda aslında anlamalıydım hak ettiğimi bu belayı. Çünkü ben de çocuklarımı bu acıya götürüyorum. Onlar acıya doğru yürürken, ben her Demirspor deyişlerinde mutlu oluyorum. Her mavi-lacivert deyişlerinde mutlu oluyorum. Onlar da bana başarı videosu gönderiyorlar.   Ben böyle bir babayım işte. Çocuklarının bu tür videolarına bakıp, duygulanan mutlu olan bir babayım. Onlara mavili, armalı kıyafetler alıp ellerimle uçuruma götüren bir babayım. Tabi ki Allah belamı verecek.  Kendi isteğim dışında görev yerim değiştirildi. Ailem param...

Demirspor Taraftarı Ayakta

 Adana Demirspor taraftarı, kendisini küme düşürmekle tehdit eden eski Başkanlarına karşı yaptığı açıklamalarla tavrını gösterdi. Umut Düşkün'ün başlattığı açıklama silsilesi, Şimşekler Grubu 'nun diğer liderleri, Ankara Tayfası , İzmir Tayfası ve diğer oluşumların net tavırları ile güçlendi. Ortak ses, kimse Demirspor'dan üstün değildir ve Demirspor tribünüyle vardır şeklindeydi. Yıllardır alt liglerde mücadele etmiş bir camiaya bu tehdit sökmedi.