Ana içeriğe atla

Arman Hoca

Arman Bozkaya... Profesyonel olarak 1995'ten beri kulübün içinde. Gerek futbolcu olarak gerekse antrenör olarak Demirspor'a hizmet verdi. Sezon başında Durmuş hocanın yardımcısı olarak tekrar A takımda göreve başladı. Şu an takımın patronu.

İlk maçında deplasmanda galip geldik. Ama asıl sıkıntımız iç sahada, bakalım Arman hoca bu sorunumuzu çözebilecek mi? Elbette iç saha sorunumuzun tek sebebi Durmuş hoca ve tercihleri değildi. Sorunumuzun yönetimsel olduğu apaçık ortada dururken Arman hocanın işi hiç kolay olmayacak.

Şu ara dönemde, hem de kulüp kongreye giderken dışarıdan yeni bir hoca getirilmesini doğru bulmuyordum. Hem maliyetli olurdu hem de uyum sorunu yaşanırdı. Arman hocanın böyle bir sorunu olmayacaktır. Handikapı ise moralsiz ve düzenli para alamayan bir oyuncu topluluğuna sahip olması. Gerçi hemen hemen tüm takımların sorunu aynı. Hocanın çözmesi gereken denklem bu: Az parayla / parasız nasıl şampiyon olabiliriz. İşi zor, işimiz zor.

Ben hocaya güveniyorum. Takımı tanıyor, dizilişi bozmadı, maceraya girişmeyecek intibaı yarattı. İç saha maçları onun için de belirleyici olacaktır. Şampiyonluk öncelikle iç sahadan geçiyor çünkü. Takımın ihtiyacı olan konsantrasyonu kazandırabilirse İzmir'de turu neden atmayalım?

Hocam 1999'da İstanbul'da 3.lige düşerken, 2002'de Denizli'de şimdiki adıyla 1.lige çıkarken takımdaydınız. Şimdi son şampiyonluğumuzun üzerinden on sene geçmişken umarım bu sezonun sonunda kupa ile poz verdiğiniz bir fotoğrafınız daha olur.

Zorlu görevinizde başarılar hocam.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...