Ana içeriğe atla

Numune Hastanesi Davası ve Bekir Çınar'a Yönelik Suçlamalar

Günaydın Adana gazetesinde bir özel haber yayınlandı ve Bekir Çınar'ın da adının karıştığı Numune Hastanesi'ndeki rüşvet skandalı ile mahkemeye sunulan iddianemeden detaylra kamuoyuyla paylaşıldı.

Haber şuradan ulaşabilirsiniz:

http://www.gunaydingazetesi.com.tr/guncel/bashekime-mercedes-doktora-hac-parasi-h4526.html

Öncelikle bu tür iddianamelerin basına sızdırılması ve yargılanan kişierin daha dava başlamadan suçlu gibi gösterilmesine yönelik güçlü bir eğilim gelişti. Ergenekon davaları ile aşlayan bu "normalleşme" eğilimi, şike operasyonlarına da yansıdı ve şimdi de daha yakın bir yerden, Adana'dan bir davanın iddianamesi satırı satırına gazetelerde. Haberi sızdıranın da bunu aynen yayınlayanın da görevlerini etik bir şekilde yerine getirmediklerini düşünüyorum.

İddianame'de, Bekir Çınar'ın muhasebecisinin sözlerine geniş yer verilmiş. Bekir Çınar'ın rüşvet verdiği, lükse düşkün olduğu, çok para harcadığı ve vergi kaçırdığına dönük muhasebecinin yaptığı suçlamalar var. Bu kişi, 125 yılla yarglanıyormuş ve bu itirafları 3,5 yaşındaki çocuğunu düşünerek yapmış.

Okuduklarından anladığım şu: Bekir Çınar'a yönelik suçlamalar yaparak, onun nezdinden yaratılan imajı sarsmak. "Çok sevdiğiniz Bekir Çınar'ın karanlık yüzü budur" demek istiyorlar.

Kimse Bekir Başkan'ın kendi ticari işleri nedeniyle sıkıntıya düşmediğini söylemedi zaten. Biz onun ölümünün Demirspor boyutuyla ilgileniyoruz. Onun Demirspor yönetiminde nasıl yalnız bırakıldığını ve kişisel gayretlerinin yüzüstü bırakıldığını söylüyoruz.

125 yılla yargılanan bir kişinin bu "itirafları", Bekir Çınar'ın Demirspor'daki saygınlığına gölge düşürmez ve ona yapılan saygısızlığı affettirmez .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...