Dün gece yapılan yardım gecesi beklenen sonucu vermedi. Perşembe'nin gidişi, aslında çok önceden belliydi ama yine de bir umut diyerek taraftar takımına sahip çıktı. Bundan fazlası olmadı. Buna sevinmeli miyiz yoksa toplanan miktarın azlığına dem vurup sağasola lanet mi okumalıyız?
Ben birinciden yanayım.
Ama önce kısa bir gece analizi: Programın sunumu ve rejisi çok kötüydü. Sunucu tercihi kesinlikle yanlıştı. Ünlü bir isim diye, Adana'da siyaset ve futbol alanında önde gelen kişilerin adlarını bilmeyen, onlar hakkında arkaplan bilgisi bulunmayan Ümit Aktan'a program sundurmak sadece şekil olarak işe yarayabilirdi ve bu oldu. Aktan, beylik cümlelerin ötesine geçemedi, konuklarını konuşturabilmek için gerekli soruları soramadı, hatta tersine yersiz müdahalelerle konuşmaları kesti. Demirspor'u bir nostalji öğesi gibi gösterip durdu...

(Programa liseli Şimşekleri temsilen katılan, Burak kardeşimiz)
Programa bağlanan kişilerin bir kısmının, stüdyodan arandığı belliydi; bu kişilere bağlanmadan önce program ve geceyle ilgili bilgi verilmediği de belliydi; bazıları benim "bilgim yoktu", "bunla daha sonra ilgileniriz", "biz başkanla görüşürüz" gibi garip şeyler söyleyerek geçiştirdiler. Tam bir reji başarısızlığıydı... Hani derler ya, "yayında ve yapımda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" diye, işte o arkadaşlar teşekkürü hak etmedi.
Öte yandan Akdeniz TV, ilk reklam arasından sonra yayını kesti. Bu tam bir rezaletti. Başlangıçta bu sorumluluğu alıp, sonra vazgeçmek, hangi etik kalıba giriyor acaba? "Vahşetin Çağrısı" filmiyle reyting rekorları mı kırdılar?
Yeri gelmişken, Adana kanallarının hala uydu sisteminde olmaması büyük bir rezalet, bunu da belirteyim.
Şimdi yukarıdaki sorunun cevabına geleyim: Bence dün gece, Demirspor'un asıl sahibinin taraftar olduğu birkez daha kanıtlandı. Bizim, "sahipsiz Adana" söylemiyle, kentin "büyüklerinden, babalarından, başkanlarından" medet ummamız gerektiği gün gibi açık. Onlar, yaptıkları her yardımı, kat be kat geri alıyorlar. En son Mustafa Tuncel deneyimi bunu bize kanıtlamadı mı?
Toplanan paranın, 10 lira 100 lira olması önemli değil. Sorun, 10 lirayı doğru dürüst kullanıp, amaca hizmet etmek. Unutmayalım ki 1 liralık Güngören, 10 liralık Demirspor'u yenip üst lige çıktı geçen yıl.
Evet, iş adamları kente sahip çıkmıyor; evet eski başkanlar telefonlarını kapatıp kulaklarının üstüne yatıyor; evet eski efsaneler şimdi yerel siyasetin kucağında geçmişini unutmuş. Haklısınız. Ama biz kendi gücümüzün nelere kadir olduğunu görmezden gelerek, hayıflanmaya devam ederek, yol alamayız.
Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi; bu geceye o kadar büyük anlam yüklememek gerekirdi. Gece, Aytaç Durak'ın şovuna dönüşebilirdi ya da ondan başka bize sahip çıkan yok söylemine hizmet edebilirdi ki kısmen bu noktaya getirilmeye çalışıldı. Ama şimdi perşembenin gidişini iyi analiz etmek lazım.
Dün gece, Demirspor'u Demirsporlular yönetmelidir savımız, birkez daha kanıtlandı. Taraftar, takımın gerçek sahibidir ve yapabileceklerini asla göz ardı etmemelidir.
Ben birinciden yanayım.
Ama önce kısa bir gece analizi: Programın sunumu ve rejisi çok kötüydü. Sunucu tercihi kesinlikle yanlıştı. Ünlü bir isim diye, Adana'da siyaset ve futbol alanında önde gelen kişilerin adlarını bilmeyen, onlar hakkında arkaplan bilgisi bulunmayan Ümit Aktan'a program sundurmak sadece şekil olarak işe yarayabilirdi ve bu oldu. Aktan, beylik cümlelerin ötesine geçemedi, konuklarını konuşturabilmek için gerekli soruları soramadı, hatta tersine yersiz müdahalelerle konuşmaları kesti. Demirspor'u bir nostalji öğesi gibi gösterip durdu...
(Programa liseli Şimşekleri temsilen katılan, Burak kardeşimiz)
Programa bağlanan kişilerin bir kısmının, stüdyodan arandığı belliydi; bu kişilere bağlanmadan önce program ve geceyle ilgili bilgi verilmediği de belliydi; bazıları benim "bilgim yoktu", "bunla daha sonra ilgileniriz", "biz başkanla görüşürüz" gibi garip şeyler söyleyerek geçiştirdiler. Tam bir reji başarısızlığıydı... Hani derler ya, "yayında ve yapımda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" diye, işte o arkadaşlar teşekkürü hak etmedi.
Öte yandan Akdeniz TV, ilk reklam arasından sonra yayını kesti. Bu tam bir rezaletti. Başlangıçta bu sorumluluğu alıp, sonra vazgeçmek, hangi etik kalıba giriyor acaba? "Vahşetin Çağrısı" filmiyle reyting rekorları mı kırdılar?
Yeri gelmişken, Adana kanallarının hala uydu sisteminde olmaması büyük bir rezalet, bunu da belirteyim.
Şimdi yukarıdaki sorunun cevabına geleyim: Bence dün gece, Demirspor'un asıl sahibinin taraftar olduğu birkez daha kanıtlandı. Bizim, "sahipsiz Adana" söylemiyle, kentin "büyüklerinden, babalarından, başkanlarından" medet ummamız gerektiği gün gibi açık. Onlar, yaptıkları her yardımı, kat be kat geri alıyorlar. En son Mustafa Tuncel deneyimi bunu bize kanıtlamadı mı?
Toplanan paranın, 10 lira 100 lira olması önemli değil. Sorun, 10 lirayı doğru dürüst kullanıp, amaca hizmet etmek. Unutmayalım ki 1 liralık Güngören, 10 liralık Demirspor'u yenip üst lige çıktı geçen yıl.
Evet, iş adamları kente sahip çıkmıyor; evet eski başkanlar telefonlarını kapatıp kulaklarının üstüne yatıyor; evet eski efsaneler şimdi yerel siyasetin kucağında geçmişini unutmuş. Haklısınız. Ama biz kendi gücümüzün nelere kadir olduğunu görmezden gelerek, hayıflanmaya devam ederek, yol alamayız.
Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi; bu geceye o kadar büyük anlam yüklememek gerekirdi. Gece, Aytaç Durak'ın şovuna dönüşebilirdi ya da ondan başka bize sahip çıkan yok söylemine hizmet edebilirdi ki kısmen bu noktaya getirilmeye çalışıldı. Ama şimdi perşembenin gidişini iyi analiz etmek lazım.
Dün gece, Demirspor'u Demirsporlular yönetmelidir savımız, birkez daha kanıtlandı. Taraftar, takımın gerçek sahibidir ve yapabileceklerini asla göz ardı etmemelidir.
Yorumlar
Tek doğru Taraftar... gerisi Yamuk Yumuk...
BU TAKIM HALKINDIR ,HALKTA BİZİZ ..!