Ana içeriğe atla

Sevgili Blog...

Sevgili blog, bugünlerde canım çok sıkkın. Her gün bir önceki günden daha kötü haberler duyuyoruz. Tam da "tamam artık, bundan daha dibe vuramayız" diyorken. Artık en dibindeyiz, buradan sonra bir şeyler olacak, zemine ayaklarımızı vurup hızla yükseleceğiz derken tekrar moral bozucu gelişmeler yaşanıyor.

Yönetim açısından artık yaşananlar "kötü idare" kavramının dışına çıkıyor. Artık yaşananlarda "kasıt" aramak gerek. Adana'ya iki kulüp fazla diyenler saklandıkları deliklerinden ne zaman ortaya çıkacak bakalım? Belki sezon ortasında, belki ondan da yakın.

Bugünlerde canım çok sıkkın sevgili blog. Sade bir taraftar olarak ne yapmam lazım? Hayatta en çok sevdiğim iki renk için ne yapmam lazım? Biraz düşüneyim, sen de düşün, sonra konuşuruz tekrar...

Siz de düşünün DEMİRSPORLULAR !

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sevgili Onur Abi Ve Ankara Tayfası Sizleri Yakından Gördüm Ve Çok Hoş Bir Sohbetimiz Oldu Hepinizden Allah Razı Olsun Adana Demirsporu Heryerde Yaşatıyorsunuz,
Yazdığın Yazıda Anlatabilmek İstediğim Hiç Kimsenin Yapımıyacağını Siz Yapıyorsunuz Abi Hiçbir Karşılık Beklemeden Demirspor Sevdalarından Bir Vagondan Diğer Vagona Geçiyorsunuz,Sizleri Taktir Etmemek Elde Değil Gerçekten Helal Olsun , Demirspor'un Durumunu Dile Getirmişsin Bizler Severken Bu Takım Süperlig'deykenmi Sevdik Bugünler Geçecek Abi Ama Biraz Sebrememiz Lazım İçimizdeki Kan Emicileri Ortalıktan Kaldırasıya Kadar Ve Kazanan Gene Biz Olacağız Adana Demirspor Olacak , Şimşekler Grubu Olacak ...! Venceremos ! Saygılarımla
Unknown dedi ki…
Bu sevdadan vazgeçersek Allah belamızı versin
yavuzy dedi ki…
Sıradan bi taraftarın yapacağı çok bir şey yok, ama anlamlı işler var: Onlara inat maça gitmeye devam etmek, onlara inat pankartlarımızı asmak, pankartlarla derdimizi anltmak. Alçaklıklrını-hainliklerini unutturmamak. Bu kulübün ve tarihinin vicdanı biziz; biz ölmeden bu camia da ölmez.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nesrin'in Hikayesi : "15 Saat 47 Dakika…Ve Toprak…"

Ön-Not: Nesrin Olgun Aslan’ın hikayesini yazmaya başladığımda kimi zaman soğuk bir suyun ve karanlığın içinde, kimi zaman sonunda varabildiğim bir kıyıda hissettim kendimi. Yazmaya devam ederken önce zor tutuyordum gözyaşlarımı, bir noktadan sonra akmaya başladı hepsi. Yazımı, ağlayarak bitirebildim ancak…Kendisinin web sitesinden (http://www.nesrinolgun.com) ve dönemin Hürriyet Londra Temsilcisi Faruk Zapçı’nın anılarından yararlandım, teşekkürlerimi sunuyorum…Çok uzatmadan, Nesrin’in Hikayesi’ne başlıyorum… 1964 Adana Yüzme havuzunun kenarında 7 yaşında kara kuru bir kız çocuğu duruyor. Havuzun içinde Adana Demirspor Kulübü yüzücüleri. Erkekler çoğunlukta. Küçük kız etrafına bakıyor. Sadece 4 kız çocuğu var. Nesrin, Adana Demirspor’un 4 kızından biri oluyor o gün…Giriyor havuza. 1973 – 1975 Adana Nesrin, 16 yaşında. Yüzüyor. 7 yaşında girdiği havuzdan, kısa mesafede 100’e yakın madalya ve şilt çıkartıyor. Kışları masa tenisi oynuyor, Türkiye 2.liği, Türkiye 3.lüğü var. 17 yaşında mar...

Sahadan Çekildik

 Ligden düşerken bile şeklimiz belli, çünkü Alemin Delikanlısı Adana Demir... Galatasaray maçındaki kör göze parmak penaltı kararı rezaletine karşı, yönetim takımı sahadan çekti. Son 2 sezondur rezalet yönetimimiz, aleyhimize hakem hatalarını kolaylaştırıyordu. İki yanlış bir doğru etti. Türk futbolunun her yerden dökülen imajına, yıkılan bir Demirspor karşı çıkabilirdi sadece. O da oldu, biz yaptık! Bundan sonra İstanbul takımlarınızla size iyi eğlenceler...

Sezon Değerlendirmesi

 Bu sezon için saha içini konuşmak anlamsızdı ama yine de söylemek gerekir ki sahadaki mücadele o kadar da kötü değildi. Geçen sezon 2. ve 3. lig takımlarında kiralık oynayan oyuncularımızla idare ettik. Son haftalarda sahaya çıkacak kadroyu zor tutturduk. Sezon başıyla sonu arasında kadroda büyük değişimler oldu. Bütün bunların sorumlusu, paraları ödemeyen Murat Sancak ve yönetimiydi. Bir yerde patlama yapar diye umut bağlamadığımız genç oyuncular maçların belli anlarına kadar direnci ayakta tuttular. Ancak son bölümlerde oyundan düştük; kadro derinliği olmadığı için de en ufak kişisel hata, sakatlık ya da kart cezaları sonuca direkt etki etti. 2-0'dan öndeyken kaybettiğimiz maçlar oldu. Tabii rakiplerin bizim maçı çeviremeyeceğimizin farkında olmaları, her halükarda kazanırız düşünceleri kendi adlarına tempoyu yükseltmelerini engellemiş olabilir. Yine de şans faktörü yanımızda olsa puan alacağımız bir kaç maç daha vardı diye düşünüyorum. Sezon başında yazdığım gibi, şerefli mağlu...